10-15 yıl önce bazı uzmanlar, “Sokak sütü mikrop saçıyor, ilkelliği bırakın, kutu sütü alın.” çağrısı yapıyordu. Medya organları da sokak sütü sebebiyle rahatsızlanmış çocukları göstererek bu durumu körüklüyordu.
Malum Türk halkının sorgusuz sualsiz yeniliğe açık yapısı bu bombardımana dayanamadı. Sonra herkesin evine ‘kutu süt’ler girmeye başladı. Marka sayısı arttıkça fiyatlar da makulleşti. Kullanımı oldukça pratikti üstelik. Ne evde tencere kirletip dakikalarca kaynatmanız gerekiyordu ne de kısa sürede tüketmeniz. Hâl böyle olunca; bebekler, çocuklar ve yetişkinlerin vazgeçilmezi oldu kutu içindeki UHT sütler.
Pastörizasyon, sütün ya 70–75 °C ısıda 15 saniye ya da yaklaşık 90 °C ısıda 1 saniye bekletilmesi ile elde ediliyor. Kutu sütlerde ise çok daha yüksek ısı UHT yöntemi (Ultra High Temperature) kullanılıyor. Süt 135-150 derece sıcaklıkta 2-4 saniye ısıtılıyor. Klasik evde kaynatma usulünde ise; sıcaklık yavaş yavaş 95-100 dereceye çıkıyor, bir taşım kaynatılıp ocak kapatılıyor. UHT’li süt 4 ay, pastörize 3 gün, evde kaynatılan ise daha az dayanıyor. Bütün bu ısıl işlemler sütteki faydalı bakterileri, onların ürettikleri enzim ve vitaminleri de tahrip ediyor. Ama en büyük kayıp UHT teknolojisi uygulandığında yaşanıyor. Bundan dolayı sokak sütü ya da pastörize şişe sütte yoğurt tutarken kutu sütte tutmuyor. UHT yöntemi suda çözünen vitaminlerin neredeyse yüzde 80’ini ve B12 vitamininin ise tamamını ortadan kaldırıyor. Bağırsaktaki probiyotiklere (yararlı bakterilere) zarar vererek onların bağırsağımızda sentezlediği vitaminlerin üretiminin de azalmasına sebep oluyor.
Süt içindeki minerallere gelince; kalsiyumun da dâhil olduğu birçok mineralin vücut tarafından alınabilme ve kullanılabilme özellikleri de büyük ölçüde yok oluyor. Dolayısıyla, içtiğimiz süt vücudumuza yarar sağlamak yerine zarar verir hâle geliyor. Hatta bazı uzmanların iddia ettiğine göre, içerik açısından oldukça fakirleşen UHT sütlerin tadı ve lezzeti de değişiyor. Bunu telafi etmek, tekrar süt lezzetini kazandırmak için bazı kimyasallar devreye sokuluyor. Gerçi günlük süt ile UHT sütü peş peşe içtiğinizde aralarındaki lezzet farkını hissetmemek mümkün değil. İster istemez bu iddianın haklılık oranını düşünmeye başlıyorsunuz. Sütün vücudumuz için vazgeçilmez bir besin maddesi olduğu aşikâr. Dolayısıyla, alternatif olarak, pastörize edilmiş günlük şişe sütler tercih edilmeli. Eğer temiz, güvenli olduğuna inandığınız üreticiler varsa çiğ süt tüketmek ise en ideali. Bağımsız Süt Platformu’nun web sitesinde “Çiğ süt temin edebileceğiniz adresler” linki belki bu açıdan size yardımcı olabilir.
Heryerde bu UHT yöntemiyle hazırlanan kutu sütlerin zararlarından bahsediliyor. Biz bu sütleri çocuklarımıza içiriyoruz. Bu konuyu araştıran bilgisi olan doktorlar, bilim adamları Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler yapıyormu? Çözüm çiğ süt almak mı? Sadece süt değil tavuk ve yumrta üretiminde de sağlığa aykırı yöntemler kullanıldığı biliniyor. Peki neden hala bu ürünler aynı şekilde üretilmeye devam ediyor. İnsanlar kanser olsun diye mi? Biz halk olarak ne yiyeceğimizi şaşırdık. Bilim adamları olarak televizyon programlarında konuşmaktansa, devletin ilgili birimleri ile konuşup bir hareket başlatın. Halkta bunun peşinden gelecektir. Bu ürünler üretimden kalkmasa bile halk protesto edip satın almasın. Psikolojimiz bozuldu artık. Birileri para kazanacak diye insanlar kanserden ölüyor. Yazıktır günahtır. Yapmayın…
UHT süt melek mi şeytan mı? Uht Süt .
Okullarda süt dağıtımının çocuklar üzerindeki etkileri uzun ömürlü hale getirilmiş sütlerle ilgili bilimsel tartışmayı da alevlendirdi.
Dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren başlayan süt ile ilişkimiz bugünlerde tehlike sinyalleri veriyor. 5 bin yıldır tüketilen baş tacımız süt, Milli Eğitim ile Gıda ve Tarım Bakanlığı’nın ortaklaşa hayata geçirdiği ‘Okul sütü, akıl sütü’ projesi ile büyük bir yangının ortasına düştü. Uzun boylu, akıllı, güçlü kuvvetli olmak için lıkır lıkır içtiğimiz sütümüz nasıl oldu da yüzlerce öğrenciyi hastane kapılarına düşürdü sorusu kafaları kurcalıyor. Geçen çarşamba gününden itibaren başlayan tartışmada her kafadan bir ses çıkıyor. Kimine göre endüstriyel üretim, güğümden dökülen sütün masumiyetini bozdu. Kimine göre alerji, kimine göre ise çok da büyütülmemesi gereken ‘olağan’ bir durum. Peki şimdi ne olacak? Bunun için de süt ile ilgili bilimsel tartışmalardan, neden olduğu alerjilere kadar bilmemiz gerekenleri masaya yatırdık. Uzun ömürlü UHT sütler faydalı mı, pastörize süt ile arasındaki fark ne, güğüm sütleri ne kadar yararlı, gibi sorulara uzmanlardan aldığımız yanıtlar kafalarımızı ‘sütliman’ yapacak gibi görünüyor.
‘UHT süt kötü diyen bilim insanı olamaz’
Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu (Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı): UHT sütün kötü olduğunu söyleyen bilim insanı olamaz. UHT teknolojisi kullanılarak içmeye hazır hale gelen süt, ne protein ne de kalsiyum değerinden bir şey kaybeder. Tam tersine insan metabolizmasına zararlı olan bakteri ve mikroorganizmalar öldüğü için gıdaya güvenli bir ulaşım sağlar. UHT sütü kötüleyen kişiler sadece popüler beslenme bilgileriyle topluma çok büyük zarar veriyorlar. Mahallede ya da sokak sütçüsünden alınan sütün içeriğini bilimiyoruz. Hangi şartlardan geçti, hangi koşullarda korundu gibi soruların yanıtı yok. Son günlerde okullarda dağıtılan sütlerle ilgili kıyamet koptu ama şu gerçeğe dikkat çekmek isterim, Türk genetiğinde laktaz yetersizliği var. Bu oran da oldukça yüksek. 70 milyonun yüzde 33’ünde. Bu 20 milyon kişi demek.
Ali Osman Mola (Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği Genel Koordinatörü): Belli birtakım kişiler uzun ömürlü UHT sütü kötüleyerek prim yapmaya çalışıyor. UHT süt teknolojisi yıllardır güvenle dünyada kullanılıyor. UHT süt hakkında ileri geri konuşanlarla bir araya gelerek marketten gidip bir UHT süt alıp, laboratuvarda test ettirelim. Bakalım besin değerleri kaybolmuş mu. Evet UHT sütün içindeki mikroorganizmalar yok oluyor ancak bu sırada çok az miktarda besin değeri kayboluyor. Açık sütü alıp, evde kaynatmak sütün daha fazla besin değeri kaybetmesine neden olur. Pastörize süt ise UHT süt kadar yüksek ısıda işlemden geçmediği için bazı bakterileri içinde korur. Ama bu yüzden kısa sürede bozulur. Yurt genelindeki bir kampanya pastörize süt ile yapılırsa, soğuk zinciri korumak sorun yaratabileceği için daha büyük sorunlar çıkabilir. UHT kapağı açmadığınız sürece 4-6 ay dayanır.
‘UHT sütün hiçbir faydası yok’
Prof. Dr. Ahmet Aydın ( İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi): Sütü UHT haline getirebilmek için çok yüksek ısıda, çok yüksek bir basınç uyguluyorlar. Bu basınç altında sütün içindeki tüm yararlı ve yararsız bakteriler ölüyor. Ve sütün içindeki protein ve enzimler de tahrip oluyor. Bu yüzden de yoğun olarak sindirim sorunları yaşanıyor. Süt yerine mandıradan alınmış sütü için ve bu sütle yapılan ekşiyebilen, tıpkı annelerimizin yaptığı gibi yoğurt yapıp yiyin. UHT edilmiş sütün hiçbir faydası yok. Ayrıca UHT süt bağımlılık yaratıyor, dikkat dağınıklığı ve acıya karşı dayanıklılık gelişiyor. Bakanlık okullarda taze pastörize süt ya da bu sütle yapılan yoğurt dağıtabilir. Pastörizasyon, sütün vitamin ve mineralle zenginleşmesini engelliyor, sindirim enzimlerini tahrip ediyor. Tahrip olan ve sindirilmeyen protein parçacıkları, bağırsaktan kanımıza geçiyor, vücut da bunları düşman olarak algılıyor ve bağışıklık sistemini tahrip ediyor. İnsan vücudu tahrip oluyor ve alerjik hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına, romatizmal hastalıklara neden oluyor. Çocuklarda görülen kronik orta kulak iltihabının altında da süt kullanımı vardır.
Dr. Yavuz Dizdar (İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Öğretim Üyesi): Süt efsanesi, endüstriyel sütlere geçilmesiyle yıkıldı. UHT süt içilebilir bir şey değil. Gıda endüstrisi, hijyen süt üretme gerekçesiyle UHT ve uzun ömürlü sütleri dayanıklı beyaz eşya gibi bir şeye dönüştürdü. UHT sütler ekşime özelliğini bile yitirdiği için bozulduğunu anlamak zodur. Okullarda süt dağıtmak için adım atılması doğru, ancak bu taze günlük pastörize sütle yapılmalı.
Süt alerjisi nedir? Prof.Dr. Ahmet Rasim Küçükusta – Göğüs Hastalıkları Uzmanı: Sütte bulunan proteinlere karşı ortaya çıkan anormal tepkilere süt alerjisi adı verilir. Bu reaksiyon çoğu zaman sütte bulunan bir protein olan kazein, laktalbumin ve laktoglobulin’den kaynaklanır. Süt alerjisinin mide-bağırsak sistemi belirtileri bulantı, kusma, karın ağrıları, ishal, karında şişkinlik ve gazdır. Çocukların yüzde 90’a yakınında 3 yaşından sonra bu kendiliğinden geçer.
Sağlıklı, kaliteli, güvenilir içme sütü üretimi için ilk şart, temiz bir ortamda, iyi beslenen, sağlıklı ineklerden sağılan kaliteli çiğ süttür. UHT sütlerin üretiminde kaliteli çiğ süt kullanılır. Çünkü ancak yüksek kaliteli, az sayıda bakteri içeren sütler UHT ısıl işlemine uygundur.
Modern süt sağma sistemleri herhangi bir rahatsızlık
yaratmaz. İneklerin rahatını düşünerek tasarlanmıştır.
Bu sistemler memede bir miktar süt kalmasını sağlar.
Bu sayede hayvanlar kendini iyi hisseder ve taze süt üretilir.
Sütün hava ile teması ile bakteriler sütün içine girebilir
ve hızla çoğalarak ürünün bozulmasına neden olabilir.
Bu sürecin önüne geçmek için
süt +4°C’ye kadar soğutulmalıdır.
Sütü 4 saniyede güvenli hale getirir.
Süt, UHT işlemi sırasında 2-6 saniye boyunca
135- 150°C arasında ısıtılır ve anında soğutulur.
Mineral değerler tamamen korunurken vitamin değerlerinde minimal kayıplar yaşanır. Bu kayıplar, kaynatma işlemi sonrasında görülenin çok altındadır.
Bu süre bakterileri ortadan kaldırmak için yeterli olurken sütün sağlıklı içeriğinin korunmasını da sağlar.
Besin değerleri korunur
Anlık sıcaklık düşüşü sütün içerdiği besinlerin
doğal olarak korunmasını sağlar.
Uzmanların onayladığı teknoloji
* Amerikan Gıda Teknolojistleri Enstitüsü, 1989 yılında
UHT işlemini gıda endüstrisinin 20. yüzyılda
gerçekleştirdiği en büyük başarı olarak kabul etti.
Siz Günlük Süt Üreticisi’nun doğal sütlerinden hep daha fazlasını alın diye, Günlük Süt Üreticisi UHT Sütleri geliştirdik. Günlük Süt Üreticisi’nun gelişmiş tesislerinde UHT teknolojisi kullanılarak özenle hazırlanan nefis sütler, uzun ömürlü olarak buzdolabınızda yerini alıyor. Tazeliği son kullanma tarihine kadar güvenle koruyor. Tazeliği kadar, lezzeti de uzun ömürlü olan Günlük Süt Üreticisi UHT Sütler hiçbir katkı maddesi içermeme özelliğiyle, annelerin mutfaktaki en sağlıklı ve güvenilir dostu!
GIDA VE SÜT ÜRÜNLERİ İÇİN UHT TEKNOLOJİSİ
Düşük asit içeriğine sahip gıdaların sterilizasyonu için kullanılan UHT işlemi ürünlerin 135°C sıcaklığın üzerine çıkana kadar ısıtılmasını içerir. Tüm mikroorganizmaları yok ederek son ürünün ortam sıcaklığında dağıtım için uygun olmasını sağlar.
Gıdalar ve süt ürünleri için UHT işlemi
UHT işlemi bir sterilizatör ve bir aseptik ünite (ürünün ambalajlanması için) gerektirir. UHT süt, UHT aromalı süt, UHT kremaları, soya sütü ve diğer süt ürünleri alternatifleri gibi düşük asit içerikli (pH 4,6’nın üzerinde) ürünler için kullanılır. Aynı işlem çorbalar, soslar, tatlılar, domates ve meyve preparatları ve bebek gıdası gibi hazır gıdaların sterilizasyonu için de kullanılır.
Yüksek ısıl işlem ve konservelemenin gıda koruma yöntemi olarak doğuşu 1800’lü yılların başında Fransa’da gerçekleşmiştir. 1839 yılına gelindiğinde kalay kaplı çelik kaplar yaygın bir şekilde kullanılıyordu. 1960’lı yıllarda Tetra Pak bu öncü gıda koruma teknolojisinin üstüne ekleme yaparak kendi sürekli UHT işleme ve aseptik ambalajlama sistemlerinin öncülüğünü yapmış ve böylece UHT süt segmentinin büyümesine ön ayak olmuştur.
UHT işleminde amaç mikroorganizmaların yok edilmesini en üst seviyeye çıkarırken üründeki kimyasal değişiklikleri minimuma indirmektir. Bu da farklı gıda türleri için optimum sıcaklık ve işleme süresi kombinasyonunu bulmak anlamına gelir.
Tetra Pak iki UHT işlem yöntemi seçeneği sunmaktadır: doğrudan ya da dolaylı. Doğrudan UHT ısıtmada buhar kısa bir süreliğine ürüne enjekte edilir ve bunun hemen ardından anında soğutma gerçekleşir. İşlemin kısalığı oldukça yüksek ürün kalitesine ulaşmayı mümkün kılar.
Ancak süreç dolaylı UHT işlemine göre nispeten yüksek bir enerji tüketimi gerektirir. Dolaylı ısıtmada ürün doğrudan ısı kaynağıyla temas etmez, ancak ısı eşanjörleriyle ısıtılır. Bu yöntemin bu kadar maliyet etkin olmasının sebebi ısı enerjisinin büyük bir kısmının geri kazanılabilir olmasıdır.