Nebiyan Yaylası Tarihi

Bafra Dağı Olayları…
Dr. Nuri YAZICI
Mütareke (Mondros) sonrasında Bafra ve çevresinde de Rum azınlık arasında kaynaşmalar başlamıştı. Ormanlık ve dağlık olan bu bölgenin, denizden irtibatının da kolay sağlanması önemini artırmıştır.
-Bafra yolu da, mevkiindeki Rum çeteler tarafından konrolde tutuluyordu. Yol kesme ve soygun olayları sebebiyle ulaşım, ancak posta muhafızlığı yapan jandarmaların nezaretinde, peşlerinden gitmek suretiyle sağlanabiliyordu.
Bafra’daki Rum çetelerinin faaliyetlerini, Nebiyan’da Alan Köyü’nde Nikol’un Anastas yönetiyordu. Anastas ise, Neiyan’ın çetebaşısı Ağaçalan Köyü’nden Anastas ile Kapıkaya Köyünden Taşçıoğlu Sava’ya bağlıydı. (1)
Dağı, çetelerin barınağı olduğundan burada yüzlerce Rum eşkiyası vardı.(2) Bunlar umumiyetle müslüman köylere tecavüz etmekle beraber, zaman zaman Rum köylerine de saldırarak ölüm ve gasba sebebiyet verirlerdi.

Bu mıntıkada bulunan 11 Rum köyünde 1012 hane ve 6228 nüfus vardı. Yaklaşık 1500 silâhlı çıkarabiliyorlardı. Seferberlik çağrısına uymayıp kendilerine katılan Rum’larla miktarları daha artmıştı. Bafra’da askerlik çağrısına uymıyan Bağcunun Çamuşun oğlu Yordan, Sinasın Yordan, Cicioğlu Yuvan’ın kardeşi Lefter, Yüksek Gazino müsterici Aleko’nun kardeşi Sokrat, Garibin Aleko, Mumcu Vasiloğullarından Pandeloğlu Dimit, Pasalıoğlu Yuvani, İshaklı Mahallesi’nden Eyaneş, Karadağoğullarından Gavriloğlu Dimitri ve Pademlioğlu Plâdon Nebiyan eşkiyasına katılmışlardı. (3)
Herbirinin mevcudu 180-200 kişi civarında olan bu çeteler Tâkip Müfrezeleri’yle ve jandarma yaptıkları çarpışmalarda büyük zaiyat verdiriyorlardı. Düzenli asker gibi emir, komuta içinde hareket ediyorlar, Yunan subaylarınca yönetiliyorlardı.(4) Tenkil edilen eşkiyanın üzerinden Yunan üniforması ve teçhizatı çıkmaktaydı.
Nebiyan Dağı’nda faaliyetleri bilinen belli başlı Rum çeteleri ise şunlardı:(5)
Samsun’un Taflan Köyü’nden Lefter çetesi, Kurugökçe Köyü’nden Andon çetesi, Eğribel-Köyü’nden Anastas ve dayısı Anastas, Benlik Köyü’nden Sarı İstil, Kirazlı Köyü’nden Taşçıoğlu Kara sava çeteleri…
Bafra’nın Kültük Köyü’nden İstavri çetesi, Yayla Köyü’nden Kel Sava çetesi…
Havza’nın Koçidağı Köyü’nden Piç Vasil çetesi, Elmalıca Köyü’nden Eleni Çavuş Çetesi…
Alaçam nahiyesinin Kapıkaya Köyü’nden Kavaklıoğlu Yunan ve yeğeni Todoroğlu Agabiyos çetesi, Kürdünoğlu simyon çetesi….
Ayrıca adlarıyla anılan pekçok Rum çetesi de vardı. Bu çetelerin bölgedeki ilk olayı Kasnakçı mermer Köyü’nden yakaladıkları 2 Tük’ü sırt sırta bağlayıp, diri diri yakarak öldürmek olmuştur. Daha sonra bir jandarma, bir er ve tarlada çalışmakta olan bir çiftçi öldürülmüştür. (6)
Kapıkaya ve Asar köyleri çarpışmalarında ise, Rum çeteler, Türk kuvvetlerine oldukça kayıp verdirebilmişlerdir; Asar Köyü mağaralarına sıkıştırılan çeteler imha edilememiş, geceden istifade ederek kaçmışlardır. Bu çatışmada 15 yaralı, 20 şehid verilmişti.(7)
Nebiyan çetelerinden en çok zarar gören köylerden Ayazma köylüleri, Rum eşkiya ile mütareke yapmayı denemişse de bir sonuç alamamıştı. Düzköy’lüler ise, topluca köylerini terkederek Bafra’ya gelmişlerdi. Kaymakam ve Jandarma’nın tenbihi üzerine tekrar köylerine dönmüşlerse de, Rum çetelerinin tecavüzüne uğramaları ve köylerinin yakılması üzerine, Kızılırmağın öbür yakasındaki Kolay Köyü’ne sığınmak zorunda kalmışlardır. Eşkiya tâkibine, Alaçam ve Bafra bölüğünden gelen jandarmalara halktan katılan olduysa da, bir netice elde edilememiştir.(8)
Nebiyan Rum eşkiyasının en büyük katliâmı Çağşur ve Kuşça köyü baskınlarıdır. 5 Kasım 1916’da meydana gelen bu olaylar kalabalık Rumçetelerinin ilk toplu katliâmıdır. (9)
Çağşur Köyü, Nebiyan’daki Rum köyleri arasında kalmış, 150 haneli bir Türk köyü idi. Rum çeteleri aynı gün bu köyü ve Kuşça Köyü’nü basarak tamamen yaktılar ve halkının katlettiler. Toplam ölü miktarı 367 olup, ancak o anda köyde bulunmayanlar kurtulabilmişlerdi.
Nebiyan Dağı’nın güneyinde bulunan 13 Türk köyüne ise çeteler fazla zarar verememişlerdi. Bu köylerde 998 hane ve 6000’e yakın nüfus bulunuyordu. Fakat çetelerin tecavüzünden kurtulamıyan Çağşur,Kuşça, Kocahüseyinderesi, Melikalan, Türkmenler, Konakçımermer, Konukyas, Karacayörük, Alaylı, Üçpınar, Kıran köyleri tamamen Düzköy, Ağılan, Güzalan, Gökalan, Yeğinalan, Kırvanlık, Eğdir, Ledros, Lengerli, Boyalı. Çinili, Terzili, Köseli köyleri de kısmen yakılarak tahrip olmuşlardır.(10)
Temmuz 1914-Aralık 1920 tarihleri arasında Nebiyan Rum eşkiyası 110 hadisenin faili olmuşlardır. Bafra Adliye kayıtlarına (*) intikal eden olayların tasnifinden 37 şekavet 21 şakiye yataklık, 6 yol kesme, 13 yaralama, 7 hırsızlık, 25 gasb, 1 para için adam kaçırma olayları görülmektedir, Tamamen tespit edilememekle beraber Nebiyan eşkiyasının yaptığı katliam sayısı Çağşur ve Kuşça cinayetleri, Bafra civarı çetelerinin vukuatı dikkate alınarak 534’ü bulmaktadır. (11)
Jandarma tâkibinde kalıp, Adliye kayıtlarına geçmeyen 97 olayda ise, 33 cinayet, 8 yaralama, 4 yangın ve yağma, 48 gasb, 2 yol kesme, 1 asarak idam ve 1 ırza geçme görülmektedir.(12)
Haziran 1922’ye kadar çetelerin yaptıkları toplu baskın, yangın ve cinayetlerde halktan 50 kişi öldürülmüş, 13 kişi yaralanmış, tespit edilebilen 450 sığır, koyun, yük hayvanı, miktarı belirlenemiyen zahire gasbedilmişti. Ayrıca 52 ev, 4 samanlık, 6 ambar, 36 muhtelif bina yakılarak tahrib edilmiş, 2 ırza geçme olayı vukubulmuştur.(13)
Kaynak Bafra Nebiyan Dağı Olayları

PONTOS’UN KALBİ NEBYAN
Leyla Poyraz / Devrimci Karadeniz

Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Osmanlı’nın seferberlik emrine ilk karşı çıkış ’un Bafra ilçesinden gelir. Savaşmayacakladır Osmanlı için… Osmanlı’nın kendi devletleri olmadığını düşünmektedirler… Savaşlardan yılmıştır Karadeniz insanı, üstelik bu savaşlar saltanatın ya da Osmanlı’nın işbirliği içinde olduğu emperyalist devletlerin çıkarları için sürdürülmekte ancak bu savaşlarda ölenler yoksul halk çocukları olmakta ve savaşların ekonomik bedeli de yine yoksul halk kitlelerine ödetilmektedir.

Bu emperyalist savaşa dahil olmak istemedikleri gibi, Osmanlı’nın zulmünden kurtulmak isteyen Pontos Rumları, Pontos’da yaşayan diğer uluslardan (Laz, Gürcü, Ermeni, Türk) yoksul köylülerle birlikte bağımsızlık düşüncelerini tartışmaya başlar bu yıllarda. Bafra’nın Nebyan bölgesi, seferberlik emrine karşı çıktıkları için Osmanlı’nın operasyonlarına maruz kalır yıllarca…

Ve artık NEBYAN, Osmanlı’ya karşı isyan ederek silahlanan Pontos Rumları’nın direniş merkezi haline dönüşür.

PONTOS’UN KALBİ NEBYAN

dağlarının uzantısı olan Nebyan dağı 1224 metre yüksekliktedir. Zirvesinin bulunduğu yerin denize uzaklığı sadece 20 kilometredir. Bafra’dan, Alaçam’a, güneyde Vezirköprü, Kavak ve Tekkeköy’e kadar uzanan dağların içinde kalan bölgeye genel olarak ”nebiyan bölgesi” denir. Nebyan’ın zirvesinin içinde olduğu ve en yoğun çatışmaların yaşandığı sahile yakın bölgesi, daha sonra Kemalistlerce ilçe yapılmış ve adı da konmuştur.

Nebyan salt bir bölgesel diremiş mevzisi değil, tüm Karadeniz’i etkisi altına alan özelliklere sahipti. Teşkilat-ı Mahsusa’nın çeteler aracılığıyla Pontos Rum köylerine yönelik saldırıları karşısında Nebyan’da bulunan Pontos Savaşçıları hızlı yer değiştirmelerle misilleme eylemleri yaparak bir yandan direnen köylülere moral olurken, Teşkilat-ı Mahsusa’nın manevra alanını azaltan bir işleve sahiptir. Nebyan bölgesinde tek bir çete (Teşkilat-ı Mahsusa) örgütlenmesi yoktur. Rum, Türk, Ermeni, Çerkes ve Laz milliyetlerinden köylüler 1914’den itibaren, kendi yaşam alanlarını kendileri örgütlemektedir. Müslümanlar ve Hristiyanlar birlikte, içiçe yaşamakta ve Osmanlı’nın zulmüne birlikte direnmektedirler. Dönem dönem Osmanlı askeri, bölgeye operasyonlar düzenlese de, kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Nebyan Pontos’un umududur.

KENDİ DIŞINDAKİ GÜÇLERE BEL BAĞLAMANIN AĞIR BEDELİ

Genel olarak Pontos bağımsızlık hareketinin bir merkezi örgütlenmeye sahip olmadığı söylenebilir. Batıda Amasya metropoliti (Germanos Karavangelis), doğuda metropoliti (Hrisantos) resmi tarihçilerce Pontos bağımsız hareketinin liderleri gibi gösterilse de, bu iki metropolit genel olarak otonom gerilla hareketlerini tasvip etmeyen ve başta Yunanistan olmak üzere, Rusya ve İngilizlerle görüşmeler yaparak bir federatif yapılanmadan yanadırlar. Özellikle Trabzon metropoliti Osmanlı ile ve daha sonrasında Kemalistlerle iyi ilişkiler içinde olmuş ve Anadolu’da kurulacak bir Türk devleti ile Rumların pekala birlikte yaşayabileceklerini düşünmüştür. Otonom hareket eden gerilla grupları da, geniş halk kitleleri nezdinde saygınlığı olan bu kişilerin karşısında yeralmadıkları gibi, merkezi örgütlenmeleri olmamasından kaynaklı olarak bir yığın sıkıntılar yaşamakta ve yıllar süren çatışmaların sonucunu almak yerine, açlık, ilaçsızlık çekmektedirler. Yeterince giysileri yoktur, dahası yeterince silahları yoktur, silahlarını da resmi tarihçilerin iddia ettiği gibi Rusya’dan ya da Yunanistan’dan değil, Müslüman halktan satın almaktadırlar.

Bu arada birçok Müslüman, Pontos gerillalarına yardım ettiği gerekçesiyle İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp, idam edilecek, ağır cezalara çarptırılacaktır.

Tüm bu olumsuz şartlara rağmen Karadeniz dağlarında son mermileri tükenene kadar direnen Pontoslu savaşçılar, 353 binle sonuçlanan Pontos Rum Soykırımı’nın milyonlara ulaşmasını engellemişlerdir. Özellikle NEBYAN direnişçilerinin eylemleri, Karadeniz’deki tüm gerilla birliklerine moral olmuş ve direnişin sürdürülmesinde önemli bir rol oynamıştır.

RUM GERİLLAYA KARŞI ÇIKAMAYAN ÇETELER

Nebyan, Kemalistlerin önünde çok önemli bir engel olarak durmaktadır. Çetelerin Rum köylerine yönelik saldırıları korku salmak yerine direnişi daha da arttırmakta ve yoksul halkın gerillalara katılımını hızlandırmaktadır. Çeteler, özellikle Nebyan’da örgütlü olan gerilla gruplarına karşı savaşabilecek durumda değildir ancak köyleri basıp, savunmasız insanları katledip, mallarını yağmalamaktadırlar.

10 Ocak 1921’de I. İnönü mevkiinde Yunan ordusunun geri çekilmesiyle birlikte Ankara’nın eli güçlenir. 16 Mart 1921’de Bekir Sami (Kunduh) Bey, Sovyet Rusya ve İngilizlerle anlaşmalar imzalayınca şimdi tüm gücüyle Pontos hareketini imha kararı alır Kemalistler. Bu tarihten itibaren Ankara Hükümeti Pontoslu Rumlara karşı saldırıları giderek sertleşir Şubat ayında, ve Bafra eşrafından bir grup tutuklanır. Rum gençlerinin Amele Taburları’na alınması için yasa çıkarılır ve 15 ile 50 yaş arasındaki erkekler bu taburlara dahil edilir, katılmayanlar tutuklanır.

KOÇGİRİ KASABI NURETTİN PAŞA

Sakallı Nurettin PaşaNisan ayında ise Sakallı Nurettin Paşa komutasındaki Merkez Ordusu, NEBYAN’a karşı ilk operasyonu başlatır. Haziran ayında Ankara, bölgedeki tüm Rumların iç bölgelere sürülmesine karar verir ve Samsun, Bafra ve Alaçam bölgelerinden ilk kafileler yola çıkar. Kafileler yolda Topal Osman’ın ve çetecilerinin saldırıları altında büyük can kaybı verirler.

Ancak Harekâtın Komutanı Sakallı Nurettin Paşa, 1921 baharında patlak veren Koçgiri Kürt İsyanı’nı bastırırken “kanunsuz uygulamalar yaptığı için” (Topal Osman’ın birlikleri burada da büyük katliamlar yapmıştır) TBMM tarafından görevinden alınır. 8 Şubat 1922’de Merkez Ordusu da lağvedildikten sonra Pontos Harekâtı’nı yürütme görevi Cemil Cahit Bey’in komutanlığındaki 10. Fırka’ya verilir.

“MEMLEKETİMİZDEKİ RUMLAR BİR YILANDIR VE BU YILANLARIN ZEHİRİ KADINLARDIR”

Nurettin Paşa’ya göre kadınlar, Pontusçuluk emeli güden erkeklerine fikren, bedenen ve malca yardım etmişlerdir. Bunu da “Memleketimizdeki Rumlar bir yılandır ve bu yılanların zehirleri kadınlardır” sözleriyle ifade eder.

Ayrıca İstiklal Mahkemesi’ne verilenler arasında eşkıyaya yataklık, cinayete teşvik ve muhbirlik yapmakla suçlanan kadınlar da vardır. Bu yüzden kadınlara da erkeklerle aynı şeyi yaptıklarını belirtir Nurettin Paşa (”Koçgiri Kasabı” olarak da bilinen Sakallı Nurettin Paşa, 1921’den sonra NEBYAN’ı imha görevini, kadın, erkek, çocuk, ihtiyar, Pontoslulara yardım eden Müslüman ayırdetmeksizin yerine getirecektir)…

NEBYAN DİRENİŞ GRUPLARININ LİDERLERİ

Bafra’dan İSTAVRİ

Taflan köyünden VASİL

Bafra’da ALİKO

Osmanbeyli köyünden PEÇO

Kurugökçe köyünden ANDON

Balıklar köyünden ENDİK

Karapınarlı köyünden KARA İLYA

Kirazlı köyünden TAŞÇIOĞLU KARA SAVA

Eğribel köyünden ANASTAS

Ayndere köyünden BALCIOĞLU DELİ YANİ

Havza’nın Elmalıca köyünden ELENİ ÇAVUŞ

Yer altı köyünden FALI

Beylik köyünden SARI İSTİL

Kapıkaya köyünden KAVAKLIOĞLU YUVAN

Alaçam köyünden GÜRDEKOĞLU SİMYON

Zeynel köyünden TODOROĞLU

SAYGIYLA….
PONTOS’UN KALBİ NEBYAN

Son Kullanılan Kelimeler