Manda

Asya mandası

Asya mandası
Korunma durumu: Evcilleştirilen
Suda serinleyen mandalar
Bilimsel sınıflandırma
Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Artiodactyla
(Çift toynaklılar)
Familya: Bovidae (Boynuzlugiller)
Alt familya: Bovinae (Sığırlar)
Cins: Bubalus
Tür: B. bubalis

Wikispecies-logo.svg Wikispecies’te Asya mandası ile ilgili detaylı taksonomi bilgileri bulunur.
Asya mandası (Bubalus bubalis), camış olarak da bilinir, Türkiye’de camız, camış, kömüş adları ile de anılır. Yavrusuna malak denir. Boynuzlugiller (Bovidae) famiyasının sığırlar (Bovinae) alt familyasına ait bir tür. Çoğunlukla evcil hayvan olarak tanınır. Yabani mandaların sayıları çok azalmıştır. Türkiye’de evcil hayvan olarak yetiştirilen mandaların sayısı 1982 yılında 1.002.000 iken, 2011 yılında 85.000 ‘e kadar düşmüştür [kaynak belirtilmeli].

Çoğu diğer dillerde suya bağımlı yaşama şeklini ifade eden isimleri vardır; örneğin: “Water buffalo”. Mandalar hava sıcaklığı 30 santigrad derecenin üzerine çıktığında ter bezleri sığırınkine göre %10 daha az olduğundan yeterince vücut ısısını ter yoluyla atamazlar. Bu durum, onların metabolizmalarının bozulmasına neden olur. Bu olumsuzluğu önlemek ve serinlemek için günde birkaç kez suya girmeleri gerekir. Bu yüzden fazla kurak iklimli bölgelerde, yapay bir göl ya da duş sistemi yapılmazsa manda yetiştirilemez.

Manda sıcağa karşı duyarlı olduğu gibi soğuğa karşı da oldukça duyarlıdır. Ortam sıcaklığı 5 santigrad derecenin altına düşerse ve uzun süre sıfır derecenin altındaki sıcaklıklara maruz kalırsa üşür ve bunu titreyerek belli eder. Sürekli düşük sıcaklığa maruz kalırlarsa, ölmeseler bile kuyruk uçları donarak kangren olur ve düşer. Daha önemlisi üşümeye bir de yetersiz beslenme sonucu enerji noksanlığı eklenirse, metabolizmaları bozularak karaciğer ve böbrek yetmezlikleri gelişebilir ve ölürler.

Özellikleri
Manda 180 cm boyuna, 3 metre uzunluğa ve 1 ton ağırlığa kadar varabilir. Ama bu en büyük ölçüleri neredeyse sadece yabani mandalarda görülmüştür. Ev hayvanı olarak tutulan mandalar daha küçük olurlar ve ağırlıkları 500 kilodan fazla olanlara zor rastlanır. Vücutları sığırlar için tipik olan fıçı şekline sahiptir. Yabani mandaların rengi gri, kahverengi ya da siyah olur. Evcil mandalarda bu renklerin yanında, siyah-beyaz alacalıları ve hatta tamamen beyazları da bulunur.

Mandalarda sadece erkeklerin değil dişilerin de boynuzları vardır. Bu boynuzları bazı soylarda dümdüz yanlara doğru uzanır, diğerlerinde ise yuvarlağımsı bir biçimde arkaya doğru uzanır. Boynuzların uzunlukları bir metreye kadar varabilir. Dişilerin boynuzları erkeklerinkinden biraz daha kısa olur. Ayrıca daha kısa boynuzları olan manda soyları vardır. Tırnaklarını birbirlerinden epey ayırabilmesi, yaşadığı bataklıklarda daha rahat yürüyebilmesini sağlar. Mandalar boynuz şekillerine göre gruplara ayrılır. Bunlar, Murrah, Akdeniz, Jaffarabadi ve Bataklık mandasıdır. Murrah gruptaki mandaların boynuzları küçüktür ve daire şeklinde kıvrıktır. Akdeniz grubundaki mandalarda boynuzlar yukarıdan aşağıya ve sonra geriye yönelmiştir. Jaffarabadi’de ise boynuzlar aşağıya doğru uzun şekilde yönelir sonra yukarı yönelerek ucundan daire şeklinde kıvrılır. Bataklık mandlarında boynuzlar hem kalın ve hem de oldukça uzundur.

Coğrafi yayılımları
Mandaların yaşadığı coğrafya son buz-çağından bu yana hiç durmaksızın daralmıştır. Pleistosende Kuzey Afrika’da bile mandaların yaşamış oldukları bilinmektedir. Çin, Hindistan ve Güneydoğu Asya’nın yanında, Mezopotamya’nın eski yüksek kültürleri çağında Mezopotamya’da da çok yaygınlarmış
Tayland’da evcil bir manda
Günümüzde hangi mandaların hakiki yabani manda ve hangilerinin sonradan tekrar yabanileşmiş olan evcil manda soyu olduğunu kesin olarak belirlemek zor olmuştur. Kamboçya, Laos ve Vietnam’da artık hakiki yaban mandaları bulunmadığı düşünülür. Birkaç hakiki yabani manda sürüleri dağınık şekilde Nepal, Bhutan ve Hindistan’ın Assam, Madhya Pradesh, Meghalaya ve Arunaçhal Pradesh illerinde yaşamaktadırlar. Tayland’ın batısında ve Sri Lanka’da yaşayan mandaların hakiki yaban mandası olup olmadığı konusu hala tartışılmaktadır.

Mandalar yaşam bölgesi olarak geniş sulak bölgeleri, bataklıkları ve ırmak vadilerini tercih ederler. Mandaların derisi, hem çok kalın hem de koyu renk olduğu için, çabuk sıcaklar ve serinlemek için suya girmesi gerekir. Serinlemek ve böcek/sineklerden kurtulmak için her gün saatlerce suya veya çamura girerler. Çamurdan çıktıklarından sonra üzerlerinde kuruyup kalan çamur da onları bir süre kan emici sineklere karşı korur.

Yaşam şekilleri

Hindistanda bir manda
Asya’da artık neredeyse sadece evcil mandalar ya da “tekrar yabanileşmiş” mandalar bulunduğu için mandaların davranışları daha çok uzun zamandır yabani olarak yaşadıkları Avustralya’da incelenmektedir. Mandalar 30 hayvandan oluşan sürüler oluştururlar, ve bu sürünün başında tecrübeli bir dişi bulunur. Genç dişiler sürüde kalırlar ama genç erkek hayvanlar 2 yaşına vardıklarında sürüden kovulurlar. Erkek mandalar kendi aralarında 10 hayvandan oluşan bekar sürüleri oluştururlar. Çiftleşme zamanında (Eylül ayında) erkek mandalar, dişi sürülerinin peşine takılırlar. Çiftleşme zamanı sona erince, dişilerden ve yavrulardan oluşan sürünün başı olan yaşlı dişi, erkek mandaları tekrar sürüden kovar. Yaşlılıktan dolayı artık çiftleşemeyen erkekler gönüllü olarak sürülerden uzaklaşıp yalnız yaşamaya başlarlar. Bazen ama daha genç bir erkek manda tarafından sürüden kovulurlar.

Dişiler her 2 yılda bir gebe olurlar. 320 gün süren bir gebelikten sonra 40 kilo ağırlığında bir yavru dünyaya getirirler. Yavrular yarım sene boyunca sütle beslendikten sonra kendileri otlamaya başlarlar. 2-3 yıl sonra kendileri üreyebilecek yaşa varırlar. Yabani mandaların ömürü 25 yıl kadardır. Ama evcil mandalarda daha uzun ömürleri olanlarıda vardır.

Mandalar otlar ve su kenarlarında büyüyen bitkiler ile beslenirler. Doğal düşmanı kaplandır. Kaplanlar özellikle yavru mandalara ve yalnız gezen mandalara saldırırlar, sağlıklı bir sürüye yaklaşamazlar. Bir manda sürüsü, bir kaplanı rahatlıkla korkutup kovar ve büyük mandalar kaplanları boynuzları ile hatta öldürebilirler.

Evcilleştirme tarihi

Japonya’da evcil mandalar
Dünyada 150 milyon evcil manda olduğu tahmin edilir. Mandanın ilk kez ne zaman evcilleştirildiğini söylemek zordur. Çünkü evcil ve yabani mandaların iskeletlerinde herhangi bir fark yoktur. Tarihte birbirinden bağlantısı olmayarak farklı bölgelerde evcilleştirilmeye başlandığı düşünülür.

Evcilleştirilmelerin en eski kanıtları MÖ 400’de Hindistan’da Harappa-Kültüründe bulunur. Dolavira ve Shikapur bölgelerinde çok sayıda bulunan kemiklerin, orada sürü halinde tutulduklarını kanıtlamaktadır. Bu kalıntılardan az daha genç olan kalıntılar Mezopotamya’da bulunmuştur. En eski kalıntıları Hindistan’da olmak üzere, Mezopotamya’ya, Çin’e ve Güneydoğu Asya’ya doğru evcil mandaların kalıntıları bulunur.

Son birkaç yüzyıl içerisinde evcil mandalar insanlar tarafından daha uzak bölgelere yayılmışlardır; Güneydoğu Avrupa, Kuzey ve Doğu Afrika, Avustralya, Mauritius, Hawaii, Güney Amerika ve Japonya. Avrupa’da özellikle İtalya’da, Romanya’da ve Bulgaristan’da büyük kapsamlı bir şekilde yetiştirilmektedirler. Gemilerle Avustralya’ya götürülmüş olan mandaların yetiştirilmeleri bir süre sonra boş verilmiş ve mandalar yabanileşmişlerdir. Bu yabanileşen mandalar Avustralya’nın sulak bölgelerinde çok fazla türeyip bir sorun olmaya başlamışlardır. Avustralya hükümeti sayıları 200.000 olarak tahmin edilen mandaların sayılarını azaltmak için manda avını desteklemeye başlamıştır. Yeni Guinea, Arjantin ve Tunus’ta da yabanileşmiş manda sürülerine rastlamak mümkündür.

Mandalar insanlara karşı sakindir ve hatta çocuklar bile onları rahatlıkla yönlendirebilirler. Yabanî mandalar genelde insanlardan uzak durur ve insanlardan kaçarlar. Sadece yalnız yaşayan yaşlı boğalar saldırgan ve tehlikeli olabilirler ve sadece insanlara değil hatta bir File bile saldırabilirler. Asya’da mandaların sarı ve kavuniçi rengini görünce derhal saldırdıkları söylenir. Bu yüzden kavuniçi renkli mintanlar giyen Buddha-rahipleri daima mandalardan uzak dururlar.

Kullanımı

Yarış hayvanı olarak Manda, Tayland
Mandalar pirinç tarlalarında çalıştırılırlar ve yük hayvanı olarak kullanılırlar. Sütü, eti ve deriside kullanılır. Mandanın diğer bir özelliği de, diğer sığır türlerinin yakalandığı tipik hastalıklara karşı daha dayanıklı olmasıdır.


Mandalardan, diğer evcil sığırlardaki kadar fazla süt ve et elde edilemez. Ama zamanla geliştirilmeye devam eden yeni manda soyları biraz daha fazla süt verebilirler. 1979 senesine kadar bir yıl içerisinde bir mandanın verdiği en fazla süt miktarı 3000 litre olarak bilinmekteydi. Daha modern manda soyları ile bu miktar 5000 litreye kadar yükseltilebildi. Manda sütü, sütünden iki kat daha fazla yağlıdır ve daha uzun zaman bozulmadan saklanabilir. Sütteki kolesterol içeriği ise aksine yaklaşık 2,5 kat daha düşüktür.Manda yetiştiricileri, aynı diğer evcil sığırlar kadar süt verebilecek manda soylarının yetiştirilmesinin mümkün olduğuna inanmaktadırlar.

İtalya’ya özgü mozzarella peyniri ile üretilmektedir.

Manda soyları
Tayland’da yöresel bir manda soyu
Mandaların 74 ayrı soyları tanılmaktadır. Bu soylar kabaca, Bataklık mandaları ve Irmak mandaları diye ikiye ayrılır. Bataklık mandaları yük hayvanları ve ırmak mandaları et ve süt elde edilen mandalardır.

Bataklık mandaları özellikle Çin’de ve Güneydoğu Asya’da bulunurlar. Pirinç tarlalarını sürmekte kullanılan bu mandalar yaşlanınca kesilip yenilirler. Bu tür mandalar için uygun değillerdir.

Irmak mandaları süt ve et elde etmek için yetiştirilirler. Bu tür mandaların memleketi hiç şüphesiz Hindistan’dır. Hindistan’da en fazla, ve en çok ticari anlamda elverişli manda soyları bulunur. Bunun en önemli sebebi Hindistan’da eti yasa dışı olduğu için manda etinin tüketilmesidir. Son zamanlarda manda soyları geliştirmesi daha çok Avrupa’da ve Amerika’da devam etmektedir.

En önemli manda soyları:

Baladi:Türkiye nin güneyinde; Yük hayvanı, ve süt
Saidi, Mısır’ın kuzeyinde; Yük hayvanı, ve süt
Kundi, Hindistan/ Sindhi; Süt’ü için tutulur; siyah renkli. Çok iri bir manda soyudur
Murrah, Hindistan/ Haryana, Punjab; En fazla süt veren manda soyu. Bütün dünyaya ihraç edilmekte.
Nili-Ravi, Hindistan/ Punjab; Süt-mandası; vücudu siyah ama yüzü beyaz alacadır. Boynuzları çok kısadır.
Pandharpuri, Hindistan/ Maharashtra; Süt-mandası; Vücudu siyah renk, dev boynuzları 150 cm uzunluğundadır.
Malaii mandası, Güneydoğu Asya; Yük hayvanı; Vücudu gri renk, orta uzunlukta orak şeklinde boynuzları vardır.

 

Boynuzlugiller
Bu 140 türden oluşan büyük familya sığır, koyun, keçi, manda, bizon, antilop ve ceylan gibi insanların uzun zamandır av ve ev hayvanı olarak faydalandığı birçok türü içermektedir.

En büyükleri olan ve 1000 kg ağırlığa varan bizondan en ufakları olan ve 5 kg ağırlığa varan dikdike kadar familyanın tüm 140 türünün ortak özelliği boynuzlara sahip olmalarıdır: Dört boynuzlu antilobun haricinde tüm boynuzlugillerin 2 adet boynuzu vardır. Bazı türlerde boynuzların boyu 1,50 m’yi bulur. Çoğu türde yalnızca erkeklerin boynuzları olur, dişilerin yoktur. Bu boynuzlar doğrudan kafatasına bağlı kemiktendir ve etrafları boynuz dokusu ile kaplıdır. Boynuzlugillerin boynuzları asla geyikgillerde ya da çatal boynuzlu antilopta olduğu gibi çatallı olmaz.

Boynuzlugillerin büyük birçoğunluğu açık alanlarda yaşar ama ormanlarda veya dağlık alanlarda yaşayan türler de vardır.

Evrim tarihi
Evrim açısından boynuzlugiller çok genç bir familyadır. Kesin olarak boynuzlugillere ait olduğu tespit edilebilmiş en eski kalıntılar, Miyosen çağında yaşamış olan Eotragus cinsinden kalmadır. Bu hayvanlar bugünkü Cephalophinae familyasına ait antiloplara benzemiş, çok küçük boynuzları olmuş ve asla bir ceylandan daha büyük olmamışlardır. Daha ancak Miyosen çağında şekillenmeye başlayan familyanın bugün tanıdığımız en mühim kolları Pliyosen çağında gelişmiştir. Miyosen çağında yalnızca Avrupa, Asya ve Afrika’da yayılım göstermiş olan boynuzlugiller familyası Pleistosen çağının buzul devrinde Kuzey Amerika’ya da dağılmıştır. Güney Amerika ve Avustralya’da da hiçbir zaman yabani boynuzlugiller yaşamamıştır. Günümüzde evcil boynuzlugiller dünyanın her ülkesinde bulunmaktadır.

Antiloplar belli bir gruba dahil değildir. Boynuzlugiller familyası içerisinde birçok uzun boynuzlu, zarif yapılı, tropik türler, akrabalıkları dikkate alınmadan antilop olarak adlandırılır.

Diğer sınıflandırma yolları |
Wilson’un Mammal Species of the World (1993) başlıklı kitabında, Ceylan antilobu ilk kez keçicikler grubundan çıkarılıp Peleinae adlı ayrı bir alt familyaya konulmuştur. Bu tür Zoologların görüşüne göre boynuzlugillerin yaşayan en ilkel türüdür. Ayrıca bu kitapta Çiru ve Sayga keçimsilere değil ceylanımsılara ait olarak gösterilmiştir.

Diğer bir sınıflandırma deneyimi Gentry’nin The subfamilies and tribes of the family Bovidae (1992) başlıklı kitabında yapılmıştır. Gentry kladistik analizlerinden ve 112 türün iskelet özelliklerini araştırdıktan sonra Duiker ve sığırların farklılıklarına rağmen yakın akraba olduklarını ve birlikte Bovinae alt familyasına yerleştirilmeleri gerektiği sonucuna varmıştır. Ayrıca impala’yı sığır antilopları’na, ceylan antilobu ile saygayıda ceylanımsılara eklemişdir.

Kladistik sınıflandırma |
Boynuzlugillerin kladogramı şu şekilde yapılır:

Bovidae
|– N.N.
| |– Keçicikler (Neotraginae)
| `– Ceylanımsılar (Antilopinae)
`—N.N.
|– N.N.
| |– N.N.
| | |– N.N.
| | | |– Duikerler (Cephalophinae)
| | | `– N.N.
| | | |– Sığır antilopları (Alcelaphinae)
| | | `—Impalalar (Aepycerotinae)
| | `– N.N.
| | |– At keçileri (Hippotraginae)
| | `—Su keçileri (Reduncinae)
| `– N.N.
| |– Orman keçileri (Tragelaphinae)
| `—Sığırlar (Bovinae)
`– Keçimsiler (Caprinae)
Yukarıda da açıklandığı gibi birden fazla sınıflandırma yöntemi vardır. Bu kladogram da bu farklı görüşlerin arasından yalnızca birini göstermektedir.

 

Afrika mandası (Syncerus caffer) Bovidae familyasından boynuzlu bir hayvandır.

Bu hayvan 1,7 metre boya ve 3,4 metre ene ulaşır. Savanada yaşayan mandaların erkeği 500–900 kg ve erkekler, dişilerden daha büyük olabilir. Ormanda yaşayan mandalar onun sadece yarısı kadardır. Afrika mandası daha büyük olan Asya mandası ile o kadar yakın akraba değildir, ama aynı atadan gelirler. Savunmacı doğası yüzünden insanlara tehlike oluştururlar ve bu yüzden Asyalı akrabasının aksine hiç ehlileştirilememiştir.

İşte bu yüzden Afrika mandası Afrika’nın beş büyükleri listesinde 1. sıradadır.