KANADA ÇELİK ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ KANADA HÜKÜMETİNE TİCARET POLİTİKASI ÖNLEMLERİNİN SIKILAŞTIRILMASI ÇAĞRISI YAPTI

“Kanada Çelik Üreticileri Birliği (Canadian Steel Producers Association-CSPA)” tarafından 2023 Bütçesinin ilanı öncesinde Kanada Hükümetine yapılan çağrıda, mevcut ticaret politikası önlemlerinin sıkılaştırılması yönünde çağrıda bulunulmuştur.

CSPA, 15 milyar CAD değerindeki Kanada çelik sektörünü ulusal çapta temsil eden en önemli çatı kuruluş olup CSPA üyesi şirketler yıllık bazda 1 milyon tonun üzerinde çelik boru ve profiller olmak üzere toplam yaklaşık 13 milyon ton çelik üretimi gerçekleştirmektedir. Kanada çelik sektörü ülke ekonomisinde otomotiv, enerji arama-çıkarma-iletim ve dağıtımı, başlıca altyapı yatırım projeleri, ticari/konut inşaatları, yenilenebilir enerji ve birçok imalat sanayi kolu için girdi tedarik etmekte; doğrudan 23 bin kişilik istihdam yaratmakta ve dolaylı olarak ise ilave 100 bin kişilik istihdama katkı sağlamaktadır. 

CSPA tarafından yapılan açıklamada Kanada çelik endüstrisinin gayretleri, Hükümet tarafından uygulanan politikalar ve özel yatırımlar sayesinde, Kanada çelik endüstrisinin karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar %45’in üzerinde azaltmasının öngörüldüğü ve bu doğrultuda sektörün gerekli teknolojik dönüşümü gerçekleştirmesinin beklendiği; bu hedefe ulaşmak için gerekli olan ilave proje ve yatırımlara ilişkin çalışmaların sürdürüldüğü belirtilmektedir.

CSPA’nın açıklamasında, Kanada çelik endüstrisinin, ABD’nin “Enflasyonu Düşürme Kanunu (US Inflation Reduction Act-IRA)” nedeniyle önemli ölçüde tehdit altında bulunduğu; Kanada’ya dampingli ürün sattığı bilinen aşırı ülkelerden yapılan ithalat nedeniyle sektörün rekabet gücünü ve pazardaki payını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı ifade edilmektedir.

CSPA tarafından yapılan bildirimde, “US IRA” düzenlemesi sayesinde ABD’de karbon emisyonu salınımı azaltılırken Kanunda yer alan teşvik programları sayesinde ABD çeliğine yönelik talebin de artırıldığı; bunun yanında, ABD ve AB tarafından ortaklaşa yürütülen “çelik karbon kulübü” platformunun tesis edilmesi ve güçlü bir Amerikan ticaret politikası önlemleri sisteminin oluşturulması yönündeki çalışmaların Kanada çelik sektörü için “riskli gelişmeler” olarak dikkat çektiği; Kanada’nın anılan tedbirlere doğru biçimde yanıt vermemesi halinde, “US IRA” düzenlemesi ve Kanada piyasasında kayda değer ölçüde artış gösteren haksız rekabete dayalı ithal çelik ürünlerinin, Kanada çelik endüstrisinin rekabet gücüne önemli ölçüde zarar vereceği ifade edilmektedir.  

CSPA’nın açıklamasında, “US IRA” düzenlemesinin iklim değişikliği sorununa kolaylaştırıcı bir bakış açısı ile karbon fiyatlamasından bağımsız bir biçimde yaklaştığı; diğer taraftan, önümüzdeki yedi yıllık süreçte Kanada çelik endüstrisinin karbon maliyetlerinde önemli ölçüde artışlar yaşanacağı ve karbon fiyatlamasının 2030 yılı itibariyle ton başına 170 CAD’a kadar yükseleceği belirtilmiştir. Açıklamada devamla, Kanada çelik endüstrisinin yeşil ve çevre dostu üretim teknolojileri konusunda ABD’li çelik üreticileri ile işbirliği içerisinde ve aynı doğrultuda, güçlü bir performans geçmişi olduğu; bununla birlikte, ABD çelik endüstrisinin, “US IRA” düzenlemesi kapsamında sağlanan teşvik ve sübvansiyonlar sayesinde milyarlarca Dolarlık ilave karbon maliyetlerine maruz kalmadan faaliyetlerine devam ettiği; “US IRA” düzenlemesinin ayrıca, ABD’nin “Buy American Act” ve “yeşil ihale (green procurement)” gibi düzenlemeleri kapsamında sunulan teşvikleri daha da güçlendirerek iç piyasada ABD çeliğine olan talebi artırmak suretiyle ABD’nin “net-zero” hedefine geçişi kolaylaştıracak şekilde çok  sayıda sektöre ve altyapı ihtiyaçlarına milyarlarca dolarlık sübvansiyon sağlamakta olduğu ifade edilmektedir.

CSPA’nın bildiriminde, Kanada Hükümetinin, ABD’nin bahsekonu teşviklerine eş değer ölçüde yatırım teşvik paketleri ortaya koyamadığı; öte yandan, Hükümetin, Kanada’nın daha çevre dostu teknolojilerle üretilen çeliğine olan talebi artıracak ve sektörü “Paris İklim Anlaşması” kapsamında belirlenen hedeflere daha da yaklaştıracak türden çeşitli politika tedbirlerini hayata geçirebileceği; Hükümetin, ABD’nin çelik endüstrisini korumaya yönelik uyguladığı politikalardan ders alması gerektiği; bu çerçevede, piyasa talebinin Kuzey Amerika’da çevre dostu teknolojiler ile üretilen çeliğe yönlendirilmesi amacı ile Hükümetin, mevcut satın alma ve program geliştirme gücünü desteklemek zorunda olduğu belirtilmiştir.

Yukarıda zikredilen hususlar çerçevesinde CSPA tarafından Kanada Hükümetine iletilen tavsiyeler aşağıda sıralanmaktadır:

TAVSİYE 1:US IRA” düzenlemesinin Kanada çelik endüstrisi üzerinde rekabetçilik açısından oluşturduğu tehditler, karbon emisyonlarının azaltılması konusunda Kanada çelik endüstrisinin gösterdiği kayda değer ilerlemeler ve Kanada’nın karbon salınımı potansiyeli yüksek olan ülkelerden yaptığı çelik ithalatındaki artış birlikte göz önünde bulundurulduğunda, karbon ücretlendirme sistemi konusunda mevcut “Çıktı Odaklı Fiyatlandırma Sisteminin (Output-Based Pricing System-OBPS)” korunması ve bu konuda, en azından 2030 yılına kadar, daha sıkı düzenlemelere gidilmemesi önem arz etmektedir.

TAVSİYE 2: Kanada Hükümetinin satın alma gücü, Kuzey Amerika’da çevre dostu teknolojilerle üretilen çeliğe ilave talep oluşturacak şekilde kullanılmalıdır. Bu çerçevede, “Greening Government Initiative” adlı girişimin gelişiminin sürdürülmesi ve diğer ülkelerin Kanada’daki ihale süreçlerine katılımlarına yönelik “ihalelerde karşılıklılık” prensibinin uygulanması konusunda hızla harekete geçilmesi; Kanada kamu ihale piyasasının Kanada’nın Serbest Ticaret Anlaşması akdettiği ülkeler dışındaki ülkelere kapatılması; Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerden karbon-yoğun çelik ürünler ithalatının kısıtlanması şeklinde adımlar atılmalıdır.  

TAVSİYE 3: Çelik endüstrisinde düşük karbonlu ileri seviyede üretim teknolojilerinin araştırılması, geliştirilmesi ve benimsenmesine olanak sağlayacak finansman destekleri ve fon mekanizmaları artırılarak devam etmelidir.

TAVSİYE 4: Temiz elektrik, hidrojen ve karbon yakalama gibi daha kapsamlı karbonsuzlaştırma çözüm yöntemlerinin yaratacağı ilave maliyetleri kayda değer ölçüde telafi edecek nitelikte yatırım programları için uygun finansman olanakları tahsis edilmelidir.

TAVSİYE 5: Karbonsuzlaştırma sürecinde temel girdiler arasında bulunan “doğrudan indirgenmiş demir cevherine (DR-grade)” küresel talebin atması beklendiğinden, Kanada Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bir sonraki değerlendirmesinde, “kritik mineraller” için belirlediği kriterlere uygun olan bu ürünü “kritik mineraller” listesine eklemelidir.

TAVSİYE 6: Kanada çelik endüstrisinin mevcut karbon rekabetçiliğini temin etmek amacı ile mevcut jeopolitik gelişmeler ve “AB-ABD Sürdürülebilir Çelik ve Alüminyum Üretimi Konusunda Küresel Düzenlemeler (EU-US Global Arrangement on Sustainable Steel and Aluminum)” gibi iklim odaklı platformlarda gittikçe önem kazanan küresel çaplı müzakereler dikkate alınarak, sınırlarda uyumlaştırıcı politika mekanizmaları hayata geçirilmelidir.  

TAVSİYE 7: Kanada Maliye Bakanlığı ve Kanada Sınır Hizmetleri Kurumu (CBSA), Kanada çelik piyasasını son dönemde artış eğiliminde olan haksız rekabete dayalı çelik ithalatına karşı korumak amacı ile mevcut ticaret politikası önlemleri sisteminin daha da iyileştirilmesi için sürekli istişareler gerçekleştirmelidir. Kanada çelik endüstrisi tarafından bugün karşılaşılan en büyük iki sorun olarak dile getirilen ve Hükümet ile yapılacak istişarelerde odak noktası olması gereken konu başlıkları “normal değerleme sisteminin reformu” ve “çelik sanayi gibi endüstrileri korumak için önlemlerin etkisiz kılınmasına yönelik soruşturma mekanizmalarının temin edilmesi” şeklinde öne çıkmaktadır.

TAVSİYE 8: Hükümet ve özel sektör üzerindeki idari yükü hafifletmek üzere “Kanada Sınır Hizmetleri Kurumunun (CBSA)” idaresi altında yürütülecek ve ithalat prosedürlerinin kolaylaştırılmasına yönelik olarak yakında tamamıyla operasyonel olacak “Canada Border Services Agency (CBSA) Assessment and Revenue Management (CARM)” adlı sisteme entegre edilmek üzere “Çelik Eritme ve Dökme Takip Sistemi”nin bir an evvel hayata geçirilmesi gereklidir.

CSPA tarafından yapılan bildirimde Kanada’da en fazla çelik endüstrisi tarafından başvurulan “Kanada Ticaret Politikası Önlemleri Sistemi”nin, sektörün haksız ticarete dayalı ithal ürünlere karşı adeta tek savunma mekanizması olduğu ve sistem kapsamında tedbirler hayata geçirildiğinde projelerde yerel çelik endüstrisinin çevre dostu ürünlerinin tedarik edildiği ve bu sayede işçiler, yerleşim bölgeleri ve çevre korunması açısından ilave faydalar elde edilebildiği; “Kanada Ticaret Politikası Önlemleri Sistemi”nin devreye girmediği durumlarda ise karbon-yoğun ürünlerin yerel çelik ürünlerine tercih edildiği ve bu durumun, üretimin emisyon kısıtlamaları daha gevşek olan başka ülkelere kaymasına ve Kanada’nın karbon ayak izinin artmasına neden olabildiği ifade edilmiştir. 

CSPA’nın açıklamasında ayrıca, “Kanada Ticaret Politikası Önlemleri Sistemi”nin,  ABD gibi ülkelerin sistemlerine ayak uyduramadığında, piyasadaki rekabet dengesinin bozulduğu ve bu durumun, şirketlerin yatırımlarının bu alanda daha fazla koruma sağlayan ülkelere kaymasına neden olduğu; günümüzde Kanada’da çelik talebinin %41’inin aşırı ülkeler tarafından yapılan ithalat ile karşılanmakta olduğu ve bu oranın 10 yıl önce %19’un altında bir seviyede olduğu; Kanadalı çelik üreticilerinin ülkenin çelik tüketiminin yalnızca %32’sini karşılamakta olduğu; Kanada çelik endüstrisine rekabetçi bir zeminde faaliyetlerini gerçekleştirme imkanı sağlamak amacı ile “Kanada Ticaret Politikası Önlemleri Sistemi”nin hem zamanlama hem de yanıt verebilme kabiliyeti açısından daha etkin olması gerektiği belirtilmiştir.  

CSPA tarafından son olarak, Kanadalı şirketlerin aşırı ülkelerin Kanada piyasasına dampingli ürün soktuğunu kanıtlama hususunda başarılı olsalar da ticaret politikası önlemleri araçları daha hızlı ve tutarlı bir şekilde devreye girmedikçe, haksız ticarete dayalı yüzbinlerce ton ithal çelik ürününün Kanada piyasasına girmeye devam edeceği; Kanada Hükümeti ve yerel çelik endüstrisinin birlikte ve eşgüdüm içerisinde çalışarak ülkenin ticaret politikası önlemleri mekanizmasının düzeltilmesi hedefi ile müzakerelere başlaması gerektiği ve aynı zamanda ABD ile daha fazla uyum içerisinde hareket ederek müttefik ülkelerde şeffaf tedarik zincirleri tesis etmeyi hedeflemesinin elzem olduğu ifade edilmektedir.