ATASANCAK
Ata Sancak Acıpayam Tarım İşletmesi Acıpayam, Denizli, TÜRKİYE.
Ata Sancak Acıpayam Tarım İşletmesi 2005 yılının Ağustos ayında Ata Holding ve Sancak Grubu’nun hisseleriyle en son teknolojilerle geliştirilmiş bir tarım, damızlık ve süt hayvancılığı tesisi inşa etmek ve işletmek amacı ile Acıpayam’da (Denizli yöresinin yüksek kırsal kesiminde Ege ve Akdeniz bölgeleri arasında) kurulmuştur.
Kamu arazisi üzerine kurulan tesis Tarım İşletmesi Genel Müdürlüğü’nden (TİGEM) 30 yıl süreli bir sözleşmeyle kiralanmıştır. Tesisin toplam kara alanı 2,400 hektardır. Tesis, yerel gelişimi destekleyen ve bölgedeki sürdürülebilir büyümeleri koruyan Kamu Özel Ortaklıkları’na iyi bir örnektir.
Kuruluş aşamasında alımı gerçekleştirilen bütün büyük baş hayvanlar Amerika’dan ithal edilmiş ve Holstein ırkıdır. Ata Sancak’ın 2013 yılı Ocak ayında 7.300 olan sürü büyüklüğü 2014 ün aynı ayında 8.100’e ulaşmıştır.
Ata Sancak 2015 yılı başında toplam sürü büyüklüğünü 9.000’e ulaştırmayı hedeflemektedir. Ata Sancak 2014 yılı itibari ile aynı alan üzerinde Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük Tuberküloz ve Bruselloz hastalıklarından ari ve AB onaylı süt üretim işletmesi konumundadır.
Süt Hakkında
MÖ 8000 yılına ait, Anadolu’da tapınak duvarlarında, evcilleştirilmiş, taşıma, süt ve et temini maksadıyla kullanılan sığırları gösteren çizimlere rastlanmıştır. İnsanoğlu, 5000 yıldan beri süt içiyor. Bu konudaki ilk kanıtlar Dicle ve Fırat ırmakları arasında kurulan Sümer Uygarlığı’nın Ur kentinde bulunmuştur. Bir yaşam mucizesi diye nitelenebilecek kadar büyük besin değerine sahip olan sütün, insan yaşamındaki yeri insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 26. yüzyıla ait Babil kabartmalarında süt ve süt kesiği temalarının işlendiğini görüyoruz. Yine MÖ 8. yüzyılda Homer’in yazılarında süt, süt kesiği ve peynirle ilgili anlatımlara rastlanır. İncil’de de İbrahim Peygamber’in üç meleğe tatlı ve ekşi süt sunduğu anlatılır. MÖ 4. yüzyılda Antik Trakya ahalisi, yoğurt ya da yoğurt benzeri “prokiş” dedikleri bir çeşit ekşi süt üretiyorlardı. Süt işleme tekniklerini bugünkü Rusya, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine tanıtanların da Türkler, Moğollar ve diğer göçebe kavimler olduğu tahmin edilmektedir. Sütün yüzyıllardır sağlığa yararlı bir içecek olduğu söylenir. Kaliforniya Universitesi’nden Doktor Cedric Garland’ın 20 yıllık bir araştırması, süt tüketen kişilerin daha sağlıklı bağırsaklara sahip olduğunu gösterdi. 20 yıl boyunca 2000 kişiyi inceleyen Garland, günde 2-3 bardak süt içen kişilerde bağırsak sorunlarına, hatta bağırsak kanserine pek rastlamadığını belirtti. Bu yüzden Garland, bağırsak kanserini önlemek için günde 2-3 bardak süt tüketilmesini öneriyor. Tıpkı diğer bilim insanları gibi, Garland da sütün içerdiği kalsiyum ve D vitamininden dolayı bu kadar yararlı olduğunu ileri sürüyor. 1987 yılında yapılan bir araştırmada, Avusturya’da bol miktarda bağırsak kanserine rastlanması dikkat çekti. Haftada en az 2-3 bardak süt tüketmeyen kişilerde, bağırsak kanserine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu tespit edildi. Uzmanlar, sütte bulunan kalsiyumun bağırsaklardaki, kansere yol açabilen fazla asitleri yok ettiğini ve böylece sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalıştığını belirtiyorlar. New York Kanser Araştırma Merkezi’nde kanser hastaları incelendi ve süt içen hastaların kanser hücrelerine bakıldığında, hücre gelişmelerinde yavaşlamaya rastlandı. Böylece, kalsiyumun kanser hücrelerini yavaşlattığı kanıtlanmış oldu. Bostonlu bilim insanları, fermente sütün içerdiği “Asidofilis” bakterisinin de bağırsak kanserine karşı etkili olduğunu söylüyorlar. Yapılan araştırmalarda, bu bakterinin kanser üreten hücreleri yok ettiği ortaya çıktı. Japon araştırmacılar, her gün süt içerek mide kanserinden de uzak durulabileceğini savunuyorlar. Yapılan birçok uluslararası araştırmalarda, süt tüketen kişilerde akciğer kanserine de pek rastlanmadı. Johns Hopkins Üniversitesi araştırmacıları, süt içen kişilerde kronik bronşite pek rastlamadıklarını dile getirdiler. Uzmanlar sütün; sigara, alkol ve bol miktarda kahve gibi bağımlılık yapan maddeleri tüketen kişileri bile koruduğuna dikkat çektiler. Yapılan araştırmalarda 1-2 paket sigara içen ve süt tüketmeyen kişilerde, kronik bronşite yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu görüldü.
Bebeklik ve çocukluk döneminde süt tüketimi
Süt, insanların doğumlarından itibaren aldıkları ilk besindir. İlk günlerinde annelerinin sütüyle beslenen bebeklere, daha sonraları hem anne sütü hem de hayvani sütler verilir. Anne sütü, bebeklerin narin vücutlarını sağlamlaştırır, güçlendirir.
Çocukluk döneminin ilk birkaç yılının, bir çocuğun gelecekteki sağlıklılığı üzerinde hayati bir önemi vardır. Gıdalar ve gıdaların önemli besin öğeleri, kuvvetli kemik ve diş, sıkı kas ve sağlıklı doku oluşturmaya yardım eden maddelerdir.
Anne sütünden kesildikten sonra ekstra hayvani sütlerin tüketimi, çocukların ilerde laktoz intoleransı riskini arttırır. İnek sütü yüksek yağ ve kalori içeriği nedeniyle, eğer tüketiliyorsa, çok dikkat edilmesi ve olabildiğince azaltılması gerekir.
Ergenlik çağında besinlere ihtiyaç oldukça yüksektir. 12,5-15,5 yaş arasında erkek çocuklar daha hızlı büyürler ve yılda 10 cm’ye kadar boyları uzayabilir. Büyüme hızı kızlarda biraz daha azdır.
Gençlerde süt tüketimi
Gençler için sağlıklı bir beslenme düzeni, mümkün olduğunca besleyici değeri yüksek olan çeşitli gıdaları içermelidir. Ergenlik çağında kalsiyum ihtiyacı kemiklerin büyüme ve gelişmesine bağlı olarak özellikle çok yüksektir.
Küçük bir yaşta süt tüketimine başlamak kemiklerde kırık riskini azaltmadığı gibi bu riski arttırır.
Yetişkinlerde süt tüketimi
Yetişkinlerin vücudu sütü sindirmeye uygun değildir. Erişkin yaşta süt, sindirim sistemini bozar. Çocuklarda olan fermentler ve enzimler (laktoz, kazein, vs.) yetişkinlerde yeterli miktarlarda yoktur. Bu durumda vücutta gaz birikimi ve yumuşak gaitaya, karın ağrılarına, şeker hastalığına, kalp ve damar hastalıklarına ve hatta yaşlı kadınlarda şimdiye kadar bilindiğinin aksine kemik erimelerine sebep olur. Süt içende vücutta zararlı fermantasyonlar ve oksidasyonlar (zararlı kimyasal reaksiyonlar) yani Serbest radikaller oluşur. Serbest Radikaller erken yaşlanmaya sebep olurlar.
Hayvansal süt ve süt ürünlerinin özellikle 20li yaşlarda tüketimi yaşlılık döneminde kalça kemiği kırığı/çatlağı riskini arttırdığı gözlenmiştir.
Yaşlılık döneminde süt tüketimi
Süt ve süt ürünlerinin uyumluluğu, çeşitliliği ve besleyici olması, bu ürünleri yaşlılar için de değerli kılmaktadır.
Yaşlı kimselerin besin ihtiyaçları genellikle daha genç yetişkinlerin ihtiyaçları ile benzerdir ve vitamin D dışında 65 yaşın üzerindeki kişiler için spesifik bir tavsiye yoktur. Enerji alımı azaldığında, diğer besinlerin alımı da düşecektir ve yetersiz beslenme riski artacaktır. Çeşitli besinleri baz alan dengeli bir diyet önemlidir.
Süt ve süt ürünleri gıdalara ilgisini kaybeden kişiler için özellikle önemlidir. Süt çeşitli gıdalarda çeşitli pişirme şekilleri ile kullanılabilir. Soslarda, puddinglerde, kahvaltılarda veya soğuk ve sıcak içeceklerde kullanılabilir. Süt ve peynir besleyiciliği arttırmak için diğer gıdalara eklenebilir (çorbalar, püreler gibi). Süt ayrıca,geceleri tüketimi yapıldığı takdirde vücutta yağ yakımını sağlar. Bedenin uyurken de enerji sarf etmesine yardımcı olur.
Süt Üretim Aşamaları
Süt günlük yaşamımızda oldukça sık tükettiğimiz hayvansan bir besindir. İnsan bünyesine Süt ve Süt ürünlerinin sağlamış olduğu yararlar bilinmektedir. Bugün size Süt üretim aşamaları hakkında Bilgiler ve Sütün faydaları hakkında bilgiler vereceğiz.
Süt, dişi memeli hayvanların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tad, koku ve kıvamda olan, hemen hemen tüm besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde bünyesinde bulunduran gıda maddesidir.
Süt ifadesi, genellikle süt kaynağı olarak kabul edilen inek sütlerini kapsar. Bu nedenle diğer sütler hayvan türleri ile adlandırılır. Örneğin koyun sütü, manda sütü, keçi sütü gibi.
Doğanın bizlere armağanı olan süt yapısında ve niteliğinde bir gıda maddesi henüz sentezlenememiştir.
Sütün üretim aşamasından soframıza gelene kadar etkili olan doğal faktörler içerisinde özellikle iklim şartları hayvancılık yapılan bölgeyi o bölgedeki çayır yetişmesini direk etkiler buda üretim miktarı üzerinde etkili olur.
Yaz yağışının olduğu alanlarda gür otlaklar yetişeceğinden verim artar maliyet azalır.Aksi takdirde hayvanları hazır yemle beslemek zorunda kalırsınız buda maliyeti arttırır.
Olumsuz iklim koşulları ulaşımı olumsuz etkileyerek ulaşım maliyetlerini
arttırır. Süt ürünlerinin bozulmaması için soğutmalı kamyonlarla taşınması gerekir bu durum dağıtım maliyetlerini arttırır.
İklim şartları insanların tüketim alışkanlıkları üzerinde de etkili olur
Yine üretim yapılan bölgedeki yer şekilleri ulaşım üzerinde ve beraberinde dağıtım üzerinde etkili rol oynar.Uygun ulaşım koşulları maliyeti düşürür.Kışın kapanan yollar dağıtımı olumsuz etkiler.Yine dağlık ve engebeli arazi ulaşımda zorluklara oluşturacağı için fabrika yeri olarak seçilmez buda süt ile fabrika arasındaki mesafeyi arttırır beraberinde sütün taşınması sonucu maliyet artar.
Bu Sistem Avrupa’daki mevcut olan 4 sistemden biridir. Burada inekler otomatik meme başlıkları ile sağılırlar. İneğin sağılması bittikten sonra başlık otomatik olarak memeden ayrılmaktadır.
El değmeden sağılan sütler, borular vasıtasıyla süt soğutma tanklarına nakledilirler. Süt burada +4 dereceye kadar soğutulmaktadır ve bu tanklar 5 ton kapasiteli olup 2 adettir.
Daha sonra tanklardaki süt santrüfüj pompası yardımıyla tankere nakledilir.
Sağım sonunda tüm sağım sistemimiz otomatik olarak deterjan ve dezenfektanlarla 95 derecelik sıcak su ile yıkanır. Sağım esnasında veya daha önceden veteriner hekim tarafından tespit edilen ve sağlık problemi olan hayvanlar bilgisayara girilmekte ve sağım bittikten sonra hayvan otomatik ayırıcı kapı sayesinde revire alınmaktadır.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri Atasancak Acıpayam Tarım işletmesini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
MÜSİAD Denizli Şube Başkanı Necip Filiz ve Yönetim Kurulu Üyeleri, 2007 yılında Sancak ve Ata Grubu ortaklığıyla Acıpayam’da 24 Bin dekar arazi üzerine kurulu Atasancak Acıpayam Tarım işletmesinde incelemelerde bulundu. Avrupa’nın en büyük üretim çiftliği olan Atasancak Acıpayam Tarım işletmesi Genel Müdürü Lütfü Kaşlı’dan işletme hakkında bilgiler alan işadamları, tesisi gezme imkanı da buldu. Kurulduğu günden bu yana Pınar Süt’ün %12 ile en büyük tedarikçisi olan Atasancak, günlük 110 ton ile Avrupa’nın da en büyük süt üretim çiftliği konumunda. 10 Bin dekarı tarım ve yetiştirme olmak üzere 24 bin dekarlık arazi üzerine kurulu Atasancak, 3200’ü sağımlık toplam 7500 büyükbaş hayvanı bünyesinde barındırıyor.
Atasancak Genel Müdürü Lütfü Kaşlı, “Kurulduğumuz günden bu yana üretimimizin tamamı Pınar Süt’e veriliyor. Tesisimizde herhangi bir salgın hastalık ihtimaline karşı azami özen gösteriyoruz. Hijyen için gerekli tüm tedbirleri almış durumdayız, dolayısıyla Türkiye’deki en sağlıklı sütü üretmeyi başarmış durumdayız. Süt sağıldıktan 35-40 Saniye sonra +4 dereceye indirirerek muhafaza ediyoruz. Kendimiz paketleme yapmıyoruz. Bu sebeple piyasada Atasancak çiftliği ürünü olarak satılan mamüllere vatandaşlarımızın itibar etmemesini istiyoruz. Bizim üretimimizin tamamı Pınar Süt tarafından kendi markaları üzerinden satılıyor.” dedi. Türkiye’de yıllık kişi başına düşen süt tüketiminin yüzde 5 seviyesinde ve oldukça düşük olduğunu belirten Kaşlı, bu oranın yurtdışında 150 litre olduğunu belirtti. Yurtdışından ucuz hayvan geldiği için Türkiye’de besicilik yapılamadığını belirten Lütfü Kaşlı, bu durumun et fiyatlarına da yansıdığını dile getirdi. Böyle büyük ve önemli bir tesisi ziyaret edip, bilgilendirmelerinden dolayı onur duyduğunu belirten MÜSİAD Denizli Şube Başkanı Necip Filiz, bu tür tesislerin artması gerektiğini özellikle damızlık sığır yetiştiriciliğinin daha fazla desteklenmesinin ekonomiyi olumlu yönde etkileyeceğini belirtti.