Simental Yetiştiricilği

Simental  Yetiştiricilik Paneli İzmir’de Yapıldı

Türkiye Yetiştiricilği Paneli’ne Vali Yardımcısı Hüseyin İçten, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlğı Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı Dr. İbrahim Özcan, Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün, çeşitli üniversitelerden gelen öğretim üyeleri, Birlik Başkanları, Avusturya Simental Üreticileri Birliği temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları ve hayvancılık işletme sahipleri katıldı.


Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği sığır ırkı yetiştiriciliği ile ilgili olarak uluslar arası alanda işbirliği olanaklarını geliştirmek amacıyla 22 Eylül 2012 tarihinde Dünya Simmental-Fleckvieh Federasyonu’na üye olmuştur.
Uluslar arası üyeliğin ardından çok kısa bir süre geçmesine rağmen, Dünya -Fleckvieh Federasyonu’nun 2017 yılında gerçekleştirilecek Konferansı’nın Türkiye’de yapılması için iki yıldır Merkez Birliği’nin yürütmüş olduğu adaylık çalışmaları neticesini vermiştir. Bu çerçevede söz konusu Dünya Simmental-Fleckvieh Federasyonunun Konferansının Eylül 2017 ayında İzmir ilinde gerçekleştirilmesi oy birliği ile kabul edilmiştir.
Dünya -Fleckvieh Federasyonu’nun 2017 yılında gerçekleştirileceği Konferansa İzmir İlimizin ev sahipliği yapacak olması, ülkemizdeki simmental yetiştiriciliğinin yanı sıra Türkiye’nin turistik açıdan uluslararası alanda tanıtımına önemli bir katkı sağlaması beklenmektedir.

simmenal düve

 

ırkımental (Simmental ırkı) Irkının Kökeni
ırkı, ismini kaynak bölgesi olan batı İsviçre’nin
Bernese Oberland’ında ırkıme Irmağı vadisinden alan
çok yönlü bir sığır ırkıdır. Almancada Thal ya da Tal
kelimesinin vadi anlamına gelmesinden dolayı ırkın
kelime anlamı “ ırkıme Vadisi” dir. Simmental ırkı sığırı,
dünyadaki sığır ırklarının en eskilerinden ve en fazla
yayılanlarından birisidir. Kombine verimli
(et+süt+çeki gücü) bir sığır ırkı olan ırkı ilk olarak
İsviçre’de geliştirilmiştir. Simmental ırkı ırkına ait ilk sürü defteri
1806 yılında oluşturulmuş, ilk birlik ise “Kırmızı ve
Beyaz Alaca Simmental ırkımental Sığır Birliği” adıyla 1890’da
İsviçre’de kurulmuştur. Ancak Batı İsviçre’de çok daha
önceye ait kilise ve kilise dışındaki şahısların
kayıtlarında iri, verimli, kırmızı ve beyaz renkli sığır
olduğuna dair kanıtlar da bulunmaktadır. Bu kırmızı
ve beyaz hayvanlar “gösterdikleri hızlı gelişme,
dikkati çeken süt, tereyağı, ve çeki
hayvanı olarak kullanılmalarından” dolayı hep istenen
hayvanlar olmuşlardır (Anonim, 2015a).
Dünya’da Simmental ırkı Yetiştiriciliği
Simmental ırkı ırkının adaptasyon yeteneğinin yüksek
oluşu dünya genelinde sığır pazarlarında önemli bir
etkiye sahip olmasını sağlamıştır. Planlı melezlemeler
arasında uysallığı da dikkati çeken özellikler
arasındadır. Simmental ırkı ırkının sayısal olarak dünyada SiyahAlacadan
sonra ikinci en fazla yetiştirilen ırk olduğu
kabul edilirken, dünyada yaklaşık 42 milyon baş Simmental ırkı
sığırı bulunduğu ve ırk içi varyasyonu bu kadar geniş
olan bir başka ırkın olmadığı belirtilmektedir
(Anonim, 2015a).

simmental süt ineği

Simmental ırkı ırkı bölgesel yetiştiricilik hedefleri
doğrultusunda farklı iSimmental ırkılerle adlandırılmış ve birkaç
ünlü Avrupa ırkının oluşumunda pay sahibi olmuştur.
Almanya, Avusturya, İsviçre ve birçok Avrupa
ülkesinde “Fleckvieh”, Fransa’da “Pie Rouge”,
“Montbeliard” ve “Abondance”, İtalya’da “Pezzata
Rossa” gibi iSimmental ırkılerle anılmaktadır. İtalyan Pezzata
Rossa ve bir Fransız sütçü ırkı Montbéliarde (MB),
Avrupa Simmental ırkımental Federasyonu’nun üyesiyken,
WSFF’nin üyesi olarak kabul edilmemektedirler
(Anonim, 2015a).
Fransa’nın daha dolgun ve kaslı sığırı Pie Rouge,
et üretimi amacıyla yetiştirilirken, MB sığırının
sütçülük potansiyeli yüksektir. Abondance sığırı ise
diğer varyetelerine göre daha küçük yapılıdır.
İtalyanlar ise kırsal alanlarda yetiştirdikleri “gül renkli
para” anlamına gelen ve Peseta Rosa olarak bilinen
kendi Simmental ırkı sığırlarını geliştirmişlerdir (Anonim,
2015b).
Simmental ırkı ırkı ABD’ye 19. yy’nin sonlarına doğru
götürülmüş, ancak yetiştiriciliği 1960’lı yılların
sonuna doğru önem kazanmıştır. Amerika Simmental ırkımental
Birliği (ASB) 1968’in Ekim ayında kurulmuştur. Simmental ırkı
sığırı İngiltere, İrlanda ve Norveç’e 1970 yılında, çok
kısa süre sonra da İsveç ve diğer Kuzey Avrupa
ülkelerine yayılmıştır. ABD ilk saf Simmental ırkı boğasını
1971’de ithal etmişken, Avustralya 1972 yılında Simmental ırkı
sperması ve canlı hayvan dışalımı gerçekleştirmiştir.
Dünya Simmental ırkımental Federasyonu ise 1974 yılında
kurulmuş, 1976’da Simmental ırkı ırkı Çin Halk Cumhuriyeti’ne
de götürülmüştür.
Namibya’ya 1893, Güney Afrika’ya 1905’de
götürülen Simmental ırkı ırkı bazı Afrika ülkelerinde de
yetiştirilmektedir. Ayrıca, Afrika’da bu ırk
Simmental ırkımentaler olarak bilinmekte ve buzağıların
emzirilerek yetiştirildiği sistemlerde sığır eti
üretiminde kullanılmaktadır.
Eski Sovyetler Birliği’nde en önemli sığır ırkının
Simmental ırkı olduğu, yoğun melezlemeyle Ukrayna
Simmental ırkımentali (Boz ırk sığırlar x Simmental ırkı), Volga
Simmental ırkımentali (Merkez Rus Kalmyk ve Kazak sığırı x
Simmental ırkı), Ural Simmental ırkımentali (Sibirya ve Kazak sığırı x
Simmental ırkı), Sibirya Simmental ırkımentali (Sibirya ve Buryat sığırı x
Simmental ırkı) ve Uzak Doğu Simmental ırkımentali (Transbaikal ve
Yakutani sığırı x Simmental ırkı) gibi 5 genotipin geliştirildiği
bildirilmiştir (Anonim, 2015a).
ABD’de Simmental ırkı Yetiştiriciliği
Amerika’da sığır yetiştiricileri ırkın etçilik
özelliğini ön plana çıkarmaya odaklanmışlardır.
Kıtadaki diğer ırklarla karşılaştırıldığı zaman dişi ve
erkeklerin erken yaşta eşeysel olgunluğa
ulaşmalarından dolayı başka bir ırka göre önemli
fayda sağladığı ve ayrıca uysallığı ve mükemmel
ağırlık kazancı yeteneği ile de ünlendiği
vurgulanmaktadır (Anonim, 2015b). Karkas verimi
çok iyi, karkas derecesi yüksek olan Simmental ırkı ırkının etinin
gevrek ve çok lezzetli olduğu bildirilirken, dayanıklı
olan bu hayvanların iri yapılı, kolay doğum özelliğine
sahip, doğum ağırlıklarının düşük, büyüme hızlarının
yüksek, ineklerin analık özelliklerinin iyi ve uzun bir
verim dönemine sahip oldukları vurgulanmaktadır
(Anonim, 2015b).
Et üretimi ile ilişkili olarak diğer sığır ırkları ile
yapılan çeşitli melezlemeler sonucu ABD’de Simmental ırkı ırkı
sığırlarda çok değişik vücut renkleri oluşmuştur. ASB
tarafından tüm renkler ve tüm renk desenleri kabul
edilirken, Anguslarla yapılan melezlemelerden
kaynaklandığı düşünülen boynuzsuz sürüler de
oluşturulmuştur. Irk içinde yetiştiricilerin kendi
üretim koşullarına uygun olan varyeteyi tercih
Simmental ırkımental Yetiştiriciliğinin Değerlendirilmesi: 1. Dünyada ve Türkiye’deki Yetiştiriciliği
98
edecekleri çok çeşitli genotipler bulunduğu
bildirilerek, adaptasyon yeteneği yüksek ancak
evrensel standardı belirlemesi zor olan bu ırkın
yetiştiricileri için genetik havuzun azalma riskinin
oldukça düşük olduğu belirtilmektedir (Anonim,
2015b).
Günümüzde ABD’deki Simmental ırkı ırkı sığırların
%80’inin siyah, %20’sinin kırmızı vücut rengine sahip
olduğu, 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında,
ABD’deki pazar priminden dolayı, siyah ve tek renkli
Simmental ırkı üretimine güçlü bir yönelişin olduğu ifade
edilmektedir. Bugün, Kuzey Amerika’daki Simmental ırkı
ırkının yaygın olarak siyah vücut renginde, renk geni
bakımından homozigot oldukları ve Siyah Simmental ırkımental
olarak adlandırıldığı belirtilmiştir (Anonim, 2015a;
2015b). ASB’nin karkas ıslah programı, yem
değerlendirme verileri ve kolay doğum araştırmaları,
iyi inek özellikleriyle birlikte, büyüme hızı ve karkas
değerinin kombine edilmesiyle Simmental ırkı ırkını günümüzde
ABD’de et endüstrisinin lideri konumuna taşıdığı
bildirilmektedir (Anonim, 2015c).

simmental inek

Diğer taraftan çok popüler bir melez olan
Simmental ırkıAngus (Simmental ırkımental x Angus)’dan elde edilen
yavrularda İngiliz ve kıta ırkı özelliklerinin en
iyilerinin kombine edildiği ifade edilerek,
performansı, döl verimi, karkas ürün derecesi ve
mermerleşmenin bu genotipin yüksek oranda
pazarlanmasında katkı sağladığı, Simmental ırkı x Brahman
ırklarının melezlemesi sonucu elde edilen Simmental ırkıbrah’ın
ise Amerika’da daha çok ekstansif olarak üretim
yapılan bölgelerde yaygınlaştığı bildirilmektedir
(Anonim, 2015b). Sığır eti üretimi yapılan ırklar
içerisinde Simmental ırkı’in bir zenginlik olduğu belirtilerek,
yağsız etinin gevrekliği ve yüksek veriminin besiciler
için bir kazanç oluşturduğu, Simmental ırkı ırkının melezlemede
heterosiz için daha fazla ırkla araştırma yapılan
mükemmel bir seçenek olarak değerlendirildiği,
uysallığı ve çeşitliliğinin de sığır eti endüstrisinde
güçlü bir varlık olarak korunmasını sağlayacağı ifade
edilmektedir (Anonim, 2015b).
Fleckvieh Sığırı: Fleckvieh 1830’lu yıllarda
İsviçre’den ithal edilen Simmental ırkı ırkı sığırlarla yerli
sığırların melezlenmesinden Avusturya İmparatorluğu
ve Bavyera Krallığı zamanından köken almış, dünya
geneline yayılmış, daha önce üç verim yönlü (et, süt,
çeki gücü) şimdi ise iki verim yönlü (et ve süt) ve
melezleme amaçlı olarak kullanılan, deri rengi kırmızı
alaca ya da tamamen kırmızı olan bir sığırdır
(Anonim, 2015c). Avusturya, Belçika, Almanya,
Hollanda ve İspanya gibi birçok Avrupa ülkesi ile
2009’dan bu yana da İsviçre’de, ayrıca Paraguay, Peru
ve Uruguay gibi dünyanın diğer bazı ülkelerinde de
yetiştirildiğine yönelik bildirişler bulunmaktadır
(Anonim, 2015c). Fleckvieh sığırının sütçü tip,
kombine ve etçi tip olarak sınıflandırılan varyeteleri
olduğu (Anonim, 2015c), sütçü tipe örnek olarak
İsviçre Fleckvieh’i verilebilirken, bu genotipin
%55’den fazla Kırmızı Holstein ve Fransız MB kanı
taşıdığı, orta yapılı varyetesinin ekstansif
yetiştiricilikte kullanıldığı, iri yapılı varyetesinin ise
“Şarole” gibi etçi ırklarla karşılaştırılabileceği ifade
edilmektedir (Anonim, 2015c).
Montbéliarde (MB) Sığırı: MB sığırının
kaynak aldığı yer, Jura dağlarının yüksek platosunda
Fransız-Comte bölgesidir. MB sığırı Fransa’nın
Montbeliard Bölgesi’nin kırmızı ve alaca sığır ırkıdır.
Kırmızı alaca, beyaz başlı, kısa boynuzlu ve sütçü tipte
olan bu hayvanların sütlerinde Kappa Kazein B
varyantı frekansının yüksek olmasından dolayı süt
üretim amaçlı, özellikle de gravyer peyniri (Comte tip)
üretiminde kullanıldığı, bazı sürülerin bu amaçla özel
olarak kaba yem ağırlıklı rasyonlarla beslendikleri
belirtilmektedir (Anonim, 2015d; 2015e).
Montbeliarde adının ilk olarak 1872 yılında bir grup
sığırın da sergilendiği Langres tarımsal yarışmasında
kullanıldığı, 1888 yılında ırk olarak tescil edildiği
(Okan ve ark., 1998; Anonim, 2015f) ve sürü
defterinin oluşturulduğu bildirilmektedir. Ayrıca, bu
ırkın 1980’den bu yana, kaba yemi iyi değerlendirmek
için seleksiyona tabi tutulduğu bilinmektedir
(Anonim, 2015d; 2015e). MB sığırı esas olarak sütçü
bir ırktır, ancak SA’dan daha iyi etçilik özelliklerine
sahip olduğu, Fransa’da ergin çağ laktasyon veriminin
%3.9 yağ ve %3.45 proteine sahip yaklaşık 7,500 litre
süt verdiği, bu ırkın ineklerinin SA’dan daha düşük süt
verimine sahip olmasına karşın, verimli ömürlerinin
daha uzun, döl verimlerinin daha iyi, mastitisin
belirtisi olan somatik hücre sayısı (SHS)’nın daha
düşük olduğu bildirilirken, sürüden ayıklanan inekler
ve erkek buzağıların SA’dan daha yüksek fiyata
satıldığı, SA’nın sürü ömür süresini ve döl verimini
iyileştirmek amacıyla melezleme için popüler
oldukları vurgulanmaktadır (Anonim, 2015d; 2015e).
Irkın ayrıca dayanıklı ve sert iklim koşullarına iyi
uyum sağladığı, sıcaktan etkilenmediği ve yüksek
oranda kaba yem tükettiği de ifade edilmektedir
(Anonim, 2015d; 2015e). ABD ve Kanada’da MB ve
SA melezlemesinin oldukça popüler, melezlerin ise
her bir saf ırka göre birçok avantajının olduğu ve
özellikle saf SA’ya göre döl verimi, uzun ömürlülük ve
doğum kolaylığı gibi birçok üstünlüğünden söz
edilmektedir (Anonim, 2015d, 2015e; 2015f; 2015g,
2015h). Türkiye’ye ilk olarak 1995 yılında Fransa’dan
getirilen MB ırkı sığırlar Aydın ve Denizli illeri ve
çevresindeki bazı işletmelerde genellikle SA ile
birlikte yetiştirilmekte, süt verimi birlikte yetiştirildiği
SA’dan düşük olmasına karşın sütteki SHS’nin düşük,
süt kuru madde oranının yüksekliği gibi SA ırkına göre
bazı üstünlükleri bulunmaktadır (Okan ve ark., 1998;
Koç, 2007; 2011).
Simmental ırkı Irkının Türkiye’deki Geçmişi
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türkiye’de
yapılan çalışmalarda yerli ırklarımızın önemli
verimler bakımından genetik kapasitelerinin düşük
olduğu vurgulanmış, işletme koşulları ile genotiplerin
“uyumlu” bir yapı oluşturdukları belirtilerek,
işletmelerde hayvanlara sağlanan çevre koşullarının
Koç
99
da yetersiz olduğu ifade edilmiştir (Akman ve ark.,
1990). Ancak ülke nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak
için üretimi artırmaya yönelik girişimler hayvanlara
sağlanan çevre ve bu çevrede yetiştirilecek
genotiplerin iyileştirilmesi önerilerinin ortaya
atılmasını sağlamış, yerli ırkların düşük verimli
olmaları nedeniyle ülke sığırcılığının ıslahında
melezleme yoluna başvurulmasının zorunlu olduğu
vurgulanarak, melezlemedeki başarıda ıslah edici
ırkın doğru seçilmesi ve etkin kullanımının önemine
değinilmiştir (Akman, 1985). Bu anlamda devreye
sokulan uygulamalardan birisinin verimi yüksek
kültür ırklarından faydalanmak olduğu ve bu amaçla
kültür ırkı ithalatının gerçekleştirildiği görülmüştür.
Türkiye, 1925 yılında ilk sığır dışalımını
gerçekleştirmiş ve uzun süre Esmer ırkı üzerinde
durmuşken, 1958 yılında SA, Jersey, Aberdeen-Angus
ve Hereford ırkları getirilmiş, daha sonra 1970’li
yıllarda bu ırklara Simmental ırkı ırkı da eklenmiştir (Akman ve
ark., 1990).
Batı Anadolu’daki yerli sığırların verimlerini
artırmak amacıyla, Simmental ırkı ırkı kullanılarak
Macaristan’da geliştirilmiş Bonihad sığırının 1925
yılında Karacabey Harasına getirildiği (Alpan, 1990;
Sönmez ve ark., 2007), daha sonra, devlet yetiştirme
kurumlarında deneme amaçlı olarak 1970 yılında
Almanya’dan bir miktar Simmental ırkı ırkı sığırın ithal edildiği
(Alpan, 1990), ayrıca Karadeniz ve Kuzeydoğu
Anadolu Kalkınma Programlarında bu ırkın
yaygınlaştırılmasının da planlandığı bilinmektedir
(Şekerden ve Özkütük, 1995).
İyi bir et-süt ırkı olarak bilinen ve Almanya’dan
getirilen Simmental ırkımental (Fleckvieh)’in performansının
Karacabey Harasında tatmin edici bulunmadığı, Muş
Alpaslan Tarım İşletmesi’nde çıkan bruselladan
önemli derecede zarar gördüğü, ancak Menemen Zirai
Araştırma Enstitüsü ve Atatürk Üniversitesi Ziraat
Fakültesi ile Kars Çayır-Mera ve Zootekni Araştırma
Enstitüsü’nde başarılı bir şekilde yetiştirildiği
(Sönmez ve ark., 2007), ayrıca yetiştiriciler tarafından
büyük ilgi görerek yöredeki yerli sığırların ıslahında
Esmer ırka tercih edilebileceği bildirilmektedir
(Düzgüneş, 1977 ve 1986’ya atfen Sönmez ve ark.,
2007).
Karacabey koşullarında Simmental ırkı ırkının süt
veriminin 2,620 kg gibi görece düşük bulunmasından
dolayı SA ve Esmer ırkı kadar başarılı olmadığı
(Kumlu, 2008) ve Türkiye sığırcılığının ıslahında bu
ırka yer vermenin zorunlu olmadığı belirtilerek, bütün
bölgelerde Esmer ve SA ırklarıyla melezleme
çalışmaları önerilmiştir (Alpan, 1976’ya atfen Akman,
1985). Diğer taraftan, Doğu Anadolu Bölgesi’nin daha
sert iklime ve dağlık yapıya sahip olmasından dolayı
bölgede Esmer ve Simmental ırkı ırklarının daha etkin oldukları,
Kuzeydoğu Tarımsal Bölgesi’nde Esmer ve
melezlerinin yanında bölge sığırcılığının ıslahında
Simmental ırkı ırkına mutlaka yer verilmesi gerektiği
vurgulanmıştır (Akman, 1985).
Simmental ırkı kökenli sığırların Türkiye’deki
yetiştiriciliğinin diğer kültür ırkı sığırların
yetiştiriciliğinden farklılık göstermeyen bir anlayışla
gerçekleştirildiği, bu anlamda Türkiye’de işletme
koşullarına uygun genotipler elde etmek ve bazı
işletmelerde melezlerin kullanılması yerine, ithalat
yoluyla (damızlık boğa, gebe düve ve sperma) kültür
ırkı sığır yetiştiriciliğinin ve yerli ırkların çevirme
melezlemesiyle kültür ırkına dönüştürülmesinin
özendirildiği, kültür ırkı, melez ve yerli ırk genotipleri
yetiştirecek işletmelerin kendi iç dinamiklerini
harekete geçirecek genotipleri (Akman ve ark., 1990)
elde etmede yeterli özenin gösterilmediği de dile
getirilmiştir.
Uygulama kolaylığı ve farklı işletme koşullarına
uygun genotipler elde edebilmek açısından ülkemiz
sığırcılığının ıslahı için melezlemenin vazgeçilmez bir
araç olacağı belirtilerek, melezlemelerin araştırmalara
dayandırılmasının önemi vurgulanmaktadır. Ülke
ihtiyaçları dikkate alındığında melezlemelerin
kombine ırklarla yürütülmesi önerilerek,
melezlemede kullanılacak genotiplerin melezlerin
yetiştirileceği bölgelerdeki performanslarına göre
seçiminin önemine değinilip, çevirme melezlemesi
niteliğinde değil de yeni ırk ve tipler geliştirecek
nitelikte olması gerektiği ifade edilmektedir (Akman
ve ark., 1990).
Diğer taraftan çevre koşulları uygun olmayan
işletmelerde kültür ırklarını yetiştirmeye çalışmanın
bu ırkların genetik potansiyellerinden yeterince
yararlanılamaması nedeniyle bir “israfın” söz konusu
olduğu vurgulanarak, ülke sığırcılığını geliştirmede
melezleme çalışmalarına gereken önem verilmeyerek
saf kültür ırkı sığır yetiştiriciliğini yaygınlaştırıcı
görüş ve politikalar benimsenmiş (Akman ve ark.,
1990), üreticilerin kendi koşullarına uygun genotipler
geliştirmesine olanak tanıyan politikaların teşvik
edilmesi ve desteklenmesi yerine ne yazık ki saf kültür
ırkı sığır yetiştiriciliğini teşvik edici politikalar devam
ettirilmiştir. Bu durum üreticileri yaptıkları üretimden
daha fazla gelir elde edeceği ancak yasal olmayan bazı
girişimlere başvurmaya zorlarken, devletin sağlamış
olduğu çeşitli desteklerden de faydalanacağı
uygulamaların görülmesine yol açmıştır.
Simmental ırkı ırkı yetiştiriciliğine son yıllarda görülen
talep, Türkiye’de kültür ırkları içerisinde en fazla
yetiştirilen SA’dan sonra gelen Esmer ırkını geçerek,
yetiştiriciliği en fazla yapılan ikinci ırk konumuna
gelmesini sağlamıştır. Ayrıca, süt sığırcılığının öne
çıktığı ve SA ırkının yoğun olarak yetiştirildiği
Marmara ve Ege Bölgelerinde bile üreticiler Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliklerinin de aracılığı ile
Avusturya ve Almanya’dan Simmental ırkı sığırı ithal ederek süt
sığırı işletmelerinde SA ile birlikte ya da yeni kurulan
işletmelerde yetiştiriciliğinin ivme kazandığı
görülmektedir.
Simmental ırkımental Yetiştiriciliğinin Değerlendirilmesi: 1. Dünyada ve Türkiye’deki Yetiştiriciliği
100
SONUÇ
Geçmişi çok eskilere dayanan ve İsviçre’de ıslah
edilmiş bir ırk olan Simmental ırkı sığırının dünyanın birçok
bölgesine götürülerek saf yetiştiriciliğinin yanında
özellikle melezlemede tercih edilen bir ırk olması,
yetiştiricilerin kendi amaçlarına ve koşullarına uygun
çok sayıda yeni genotipler gelişmesine katkı
sağlamıştır. Birçok ülkede Simmental ırkı ırkının süt verimi öne
çıkan yeni genotiplerin geliştirilmesine katkı
yapmışken, ABD’deki üreticiler gelirlerini artırıcı
uygulamalar olarak Simmental ırkı ırkını etçi ırklarla
melezleyerek Avrupa’daki örneklerinin aksine Siyah
Simmental ırkımental gibi çok değişik vücut rengine ve özelliğe
sahip, et verimi öncelikli olan yeni Simmental ırkı genotipleri
geliştirdikleri görülmektedir. Bu anlamda Simmental ırkı ırkı
sahip olduğu özellikler yanında dünya genelinde
melezlemede öncelikli olarak tercih edilen bir ırk
olmasından dolayı evrensel standardını belirlemesi
zor ve aynı zamanda genetik havuzunun azalma riski
en az olan bir ırk olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye’de ise başta batı illerimiz olmak üzere
yaygın olarak yetiştirilen bir ırk olan SA’nın döl
verimi ve hastalıklara dayanıklılıklarının düşük
olmasının yanında son yıllarda çiğ süt/yem paritesinin
düşük, kırmızı et fiyatının da yüksek seyretmesi,
üreticileri SA yerine alternatif bir ırk olarak Simmental ırkı ırkına
yönelttiği görülmektedir.
Dünyadaki uygulamaların aksine Türkiye’de saf
ırk yetiştiriciliğini destekleyen çeşitli politikalar
nedeniyle Simmental ırkı ırkının çoğunlukla saf olarak
yetiştiriciliğinin tercih edildiği, bunun sonucu olarak
da üretici koşullarına uygun yeni genotip(ler)
geliştirmeye yönelik çalışma sayısının da oldukça
sınırlı olduğu dikkati çekmektedir. İlk olarak
geliştirilerek ıslah edildiği İsviçre’de bile verim
yeteneklerini artırıcı uygulamalar olarak ırkın sütçü
Kırmızı-Alacalarla ve MB ırkı ile melezlendiği,
Almanya’da sütçü Angler ırkı ile melezlendiği,
Türkiye’de ise üreticilerin kendi koşullarına uygun
genotipleri geliştirmesini amaçlayan melezlemelerin
desteklenmesi yerine saf yetiştiriciliği teşvik edici
politikaların benimsendiği görülmektedir. Ancak,
yetiştiricilerin SA ırkını Simmental ırkı ırkı ile melezleyerek
kendi koşullarına uygun ve gelirlerini artırıcı
uygulamalara başvurdukları ama devlet
desteklemelerinden da faydalanmaya çalıştıkları
görülmektedir. Bu anlamda, dünyadaki uygulamalara
benzer olarak Türkiye’de de değişik bölgelerdeki
yetiştiricilerin koşullarına uygun genotiplerin
geliştirilmesi açısından Simmental ırkı ırkının Türkiye’de
yetiştiriciliği yapılan kültür ırkı ve yerli ırklarla
melezleme çalışmalarının yapılmasının gerekliliği
ortaya çıkmaktadır.